Dayatmalar arasında

Ayrımcılığın adaletini (!)hukukunu yapmakta olduğumuz şu günlerde, bir de dinin gereği için tartışma yapmıyor muyuz gel de şaşkına dönme. Bakın Meclis'e! Çoğunluğun üstünlüğü sayesinde, azınlığın haklarını yok sayarak yasa yapılıyor. Adına, "sosyal medya" dedikleri yasa, bütün toplum kesimlerini ilgilendiriyor, ama bir ortak anlayışla fikir birliğine dayanarak değil, iktidarın dayatması ile çıkıyor. Niçin Seçimi kazanalım, "vurgun düzenimiz" devam etsin diye. Bu "vurgun düzeni" lafını, aşırılıktan ve katı bir muhalefet anlayışım var da ondan dolayı söylemiyorum. Körü körüne karşıtlığı ve muhalefeti kesinlikle sevmem. Yaşadığımız tam olarak sahiden "vurgun düzeni" olduğu ve hakikatin kendisi olduğu için söylüyorum. Konuyu dağıtmayayım, gerçeği anlamak isteyenler, ekonomi verilerinin değerlendirmesinden hareketle, Merkez Bankası'nın indirdiği faize mukabil, bunu satın alan bankaların kârına, sonra devletin buradan yaptığı borçlanma faizlerine baksın. Gelmiş geçmiş tüm zamanların en büyük kârını yaptıklarını görecektir. Dövizle borçlanan ülkemizin en yüksek döviz faizi ödediğine şahit olacaktır. Birileri oluk gibi para kazanırken, halk (elbette ülke), bir o kadar zarar ediyor. Peki, böyle bir gerçeklik karşısında, siyasetin önümüze koyduğu tablo ne Neyi tartışıyoruz Yediğimiz kazığı mı, yoksa kazıklama düzeninin sürmesi için din üzerinden geliştirilen yokuşa sürme politikasını mı İkincileri. Çoğul söylüyorum. Çünkü gündem bir tane değil, birkaç tane. Birincisi, çoğunluğun gücünü toplumun aleyhine kullanacak şekilde sosyal medya haberlerinin önünü kesme amaçlı. Diğeri, teklif edildiği üzere, bir kanunla çözülebilecek başörtüsü meselesini, siyasi rekabete dönüştürüp, anayasa boyutuna taşıma süreci. Süreci, diyorum, çünkü başörtüsü meselesini anayasa kuralına bağladınız mı, konu, seçime kadar tartışılacak demektir. Yani sorunlaştırılacak demektir. Meydanlarda dinlemeye hazır olun. AKP, alttan alta başörtüsü meselesini kaşısa da, aslında bitmiş gibiydi. CHP, "Helalleşme" bağlamında, kendi geçmişinden gelen, toplumun zihnine yerleşmiş genel kabulleri yıkmak istedi. Erdoğan da bunu geniş zamana yaydı. Lakin bu konuda istediği CHP'yi karşısında bulamayacak. Çünkü CHP lideri, ortodoksiden farklılaşarak epistemolojik kopuşu dile getirdi. Yani CHP, öteden beri sürüp gelen genel kabul görmüş katı başörtüsü karşıtlığını sonlandırarak, özgürlükler bağlamında fikir değiştirdi. Demek ki bir seçim süreci daha böyle