Amerikan hegemonyası altındayız

1946'dan bu tarafa başlayan, Amerikan hegemonyasını tam anlamıyla silemedik. Şartlar bizi Amerika ile iş birliğine zorlamasaydı, kendi başımıza kalacak, silah sanayimizle, ekonomik gücümüzle, sanayileşmesini Batı ile yarışacak düzeye getirmiş bir ülke olarak hegemonya bizi istediği gibi kuşatamayacaktı. Yapamadık! Çünkü biz çöken bir imparatorluğun varisleri idik. Cephelerde sadece askerlerimizi, geride sadece hüküm sürdüğümüz toprakları bırakmadık. Her şeyimizi kayıp ettik. İflas etmiş varlıklı bir aile gibiydik. Askerî sanayiden teknolojiye, orta ölçekli sanayiden ağır sanayiye kadar hiçbir şeyimiz yoktu. Okullu gençliği, cephelerde tüketmiştik. Genel nüfus zaten okumaz yazmazdı. Ne yaptık Atatürk'le birlikte yoksulluktan ayağa kalkmak için hızla her şeye el attık. Lakin İkinci Dünya Savaşı'nın sonunda yeni dünya düzeni kurulmuş, kartlar yeniden dağıtılmıştı. Rusya, Sovyetlere dönüşmüş, İngiltere geriye çekilmeğe başlamış, yerine Amerika oyun kurucu duruma gelmişti. Bu arada "1945'te artık Nazi Almanya'sı diz çökmüş, Sovyet orduları Berlin kapılarına dayanmış, Müttefik kuvvetler Almanya'nın batı sınırlarına girmişti. Pasifik bölgesinde ise ABD askerleri Japonya'ya doğru sürekli ama kanlı bir şekilde ilerliyordu. Orduları zafere yaklaşırken, dünyanın üç büyük lideri, ABD Başkanı Franklin Roosevelt, İngiltere Başbakanı Winston Churchill ve Sovyet lideri Joseph Stalin, Karadeniz sahilinde Kırım yarımadasındaki Sovyet tatil kenti Yalta'da görüşmek üzere anlaştı. Bu anlaşmayla "Soğuk Savaş" dönemi başlamıştı ve "Dünya karpuz gibi ikiye bölünmüştü." Paylaşılmış yeni dünya düzeninde Türkiye, Amerika'nın hegemonya alanında kalmıştı. "Demokrasiye nasıl geçtik" diye soranlar varsa, yanıtı işte burada. "NATO"ya neden ve niçin girdik" diye soracak olanlara yapacağımız açıklama da burada. Şaşıracak olanlar varsa şaşırmasın. Bir şey daha söyleyeyim mi Türkiye'de sağ-sol çatışması denilen olayların nedeni ve niçini de burada. Türkiye Komünist Partisi hariç, Sovyetler kesinlikle sol kesime destek olamazdı. Amerikan hegemonya sahasında at koşturan yine Amerika'ydı. İşte bakın; şu an şimdi, hiç saklamadan alenen PKK-PYD-SDG gibi bütün örgütlerin arkasında Amerika var. Dün onlar kurmuştu, bugün onlar destekliyor. Atatürk'ün kurduğu ilk uçak sanayisinden tutunuz da daha pek çok gelişmenin önünü onlar kapattırdı. Devrimci şehit de, ülkücü şehit de içimizde yuvalanan ABD gladyosunun eseri. Türk Milleti, savaşlar dışında kendi kendini tüketerek kaç nesil kayıp etti bir düşünün. Sağ-sol kavgasında hayatını kayıp edenler hangi milletin çocuklarıydı Türk Milletinin. Sırf Allah'a olan samimiyetinden dolayı kandırılıp, siyasallaştırılarak,