Sporla şeytan nasıl azapta bırakılır

Batılılaştırılmaya çalışılan sporun kural ve kaidelerinden esinlenerek kadını, açık-seçik kıyafetle gölde kayması, minderde güreşmesi, meşin yuvarlağa ayakla vurması, file üzerinden smacı ve daha başka birçok 'modernlik' olarak tanımlanan harekette görmek mümkün. Her birinin özünde Siyonist ve Haçlı anlayışın bir yansıması var. Spor adı altında topluma 'aşılanmak' istenen eylemin, birçok özelliğiyle İslam kültür ve geleneğiyle bağdaşmadığı gibi, Kur'an ve Sünnet'in kural ve kaideleriyle bağdaşmadığını görüyoruz. Ulusal veya uluslararası spor yarışmalarda yaşananlar bunun ispatı. Eleştiri ve karşı çıkışımızın temel nedeni, batı hayranlığının ürünü olarak haktan uzak, kapitalist, sömürgeci ve bencil emperyalist anlayışın emrinde cereyan ederek, çocuk ve gençlerimizin üzerinde 'terör' ve 'virüs' kadar tehlike oluşturması

"ŞEYTAN AZAPTA GEREK"

Üstad Yavuz Bahadıroğlu'nun (Allah rahmet eylesin) 'Mecburen Atatürkçü' isimli kitabındaki şu ifadeleri hatırlıyoruz; "O kafa içimizdeki yabancı. İçimizdeki yabancılar mazi ağacının baharını çekemiyor. Öldürmek istenen mefkûrenin yeniden dirilip çiçeklenmesine tahammül edemiyorlar. Bir cedde de bin dirilen dinamizmi gördükçe yürekleri titretiyor. Çünkü milletin dinine, imanına, irfanına, tefekkürüne, tarihine bütün yoksul kültürü, sefil istibdadı ve bütün meflüç ruhlarıyla düşmandırlar Aynada kendi gerçeğini, yaratılışındaki fevkalâde sanatı idrak edemeyecek kadar hissizleşmiş kalblerden, körleşmiş gözlerden milli gerçeğimizi görmesini ummak fazla iyimserlik olur. İyisi mi bırakınız kara öfkelerinde debelensinler. Şeytan azapta gerek!.." (Nesil Yayınları Sayfa- 150)

GÜÇLÜ AİLE YAPISINDA SPORUN YERİ

Bizi biz yapan milli ve manevi değerlerimizden koparılış süreci-çabası dün ne ise bugün de aynı. Sadece yöntem, uygulanış şekli farklı. Batı hayranlığı, İslam düşmanlığının bir yansıması olan anlayışın ürünü olan dün tek parti döneminin bir dayatması olarak, bugün ise spor adı altında çok masumane görülen faaliyetlere enjekte edilen kurallarla ve kaideler topluma 'enjekte' ediliyor. Evet, bu kadar tehlikeli ve önlem alınmadığı takdirde çocuk ve gençliğin üzerinde olumsuz tesirler oluşturacak kadar da, kaygılı bir süreç söz konusu. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın 2019 Mayıs ayında gerçekleşen 7. Aile Şûrasında yaptığı konuşmanın başlığı aynen şöyle; "Güçlü ülke ve huzurlu toplum olabilmenin öncelikli şartı, güçlü bir aile yapısına sahip olmak." Konuşma metninde ise sanatçı ve sporcuların özel hayatlarıyla ilgili gündeme gelmesinden dolayı duyulan rahatsızlıkla birlikte, çağrıda bulunuyor; "Biz milli ve manevi değerlerimizi bizzat uygulayarak evlatlarımıza aktarmazsak, modern dönem hastalıklarına karşı onları koruyamayız" diyor. Cumhurbaşkanımızın bu çağrısının üzerinden tam beş yıl geçmiş. Düşünüyoruz da çocuklarımız ve gençlerimiz modern spor 'tufanında' savrulup, şairin tek dişi kalmış canavara benzetmesini yaptığı anlayışın eline düşmesinden