Sporla kurulmak istenen tehlike ağına dikkat!..
Sporda modernlik, batılılaşma hareketi 1896'ya dayanmakta. Bu akımın devamı ülkemizde, cumhuriyetin kuruluş yıllarından günümüze kadar düzenli bir şekilde işletildiğini, spor tarihi 'kaynaklarından' okumaktayız. Yabancı okullar başta olmak üzere, kurulan spor kulüplerinde, sporun 'misyonerlik' aracı olarak nasıl kullanılmasına ait çok sayıda örnekleri var
Paris olimpiyatları bize, sporun kullanılmasıyla 'dinsizlik' ve 'cinsiyetsizlik'in en âlâsının yapılabileceğini gösterdi. Bugüne kadar Müslüman bir ülkeye verilmeyen olimpiyatların üçüncü kez Fransa'da gerçekleşmesi, üstelik 100. yıla denk gelmesi tesadüf olmayacağına göre. Sert ve sakatlayıcı olması gerekçesiyle karate branşının oyunlardan çıkarılması, cinsiyet tartışması içerisinde yer alan ve Dünya şampiyonasında yarıştırılmasına izin verilmeyen sporcuların boks adı altında 'ringe' çıkarılıp dövüştürülmesi, organizatörlerin çirkin yüzünü gözler önüne sermesine yetmiyor mu. Spor aracılığıyla milli ve manevi değerleri nasıl yerlere yeksan edildiğine, bundan daha kötü örnek olabilir mi. Yarın ülkemizde benzer durum yaşandığında, "Suçlu ayağa kalk!" denilip, günah keçisi mi aranacak!.
İslam kültürüyle çelişen bu uygulamayla, toplumun değerleri bir bir ayaklar altına alınıyor. Spor aracılığıyla çocuk ve gençlerimiz, Müslüman kimliğinden uzaklaşıp, kimlik kargaşasıbuhranlığı yaşanmasına neden olabiliyor. Daha önce (2021) bu satırlarda yer alan düşüncelerimizi bir kez daha hatırlamahatırlatma gereği duyuyoruz. "Sporu araç olarak kullanıp, gençlik başta olmak üzere toplumun genleri-ayarlarıyla oynama, sinir uçlarına dokunma ustaca-sinsice gerçekleştiriliyor. Sporu kendisine maske yapan ve masumane gözüken davranışın arkasında kılık-kıyafet, dövme, kumar, misyonerlik, toplumsal cinsiyet eşitliği gibi gençlik üzerinde 'virüs' özelliği taşıyan bir etkileşim var. Kimlerin bu konuda rahatsız olduğu ve tarafımıza yapılan ölçüsüz saldırılarda bulunduklarını, internet arama motorlarında görmek mümkün"
Yukarıda belirtilen süreç, yıllara göre artış gösterdiğine şahit oluyoruz, maalesef. Kurum ve kuruluşlar, sporu yönetenlerin İslami hassasiyetler göz yumduklarından dolayı, sporun toplum üzerindeki 'manevi' çöküş her geçen gün artarak devam ediyor. Kadının rekabetyarışmacı düzeyinde, futbolgüreşvoleybol gibi sporlar yapması, buna örnek. Dahası, ne demek 'Çıldır gölünde buz pateni yapmak' ne demek. Spor aracılığıyla yaşatılmaya çalışan 'felaket' hiç kimseye (çocuğunuz, komşunuz, mahalleliniz) uzak olmadığı için, aileler bu konulara dikkat etmeleri gerekmektedir