Spor, hayata tutundukları bir 'dal' oldu

Spor, hayata tutundukları bir 'dal' oldu

AHMET GÜLÜMSEYEN

Hayatı tam olarak idrak edebilmek için düşünmek ve hayal etmek, tek başına yeterli olmuyor. Yaşamak lazım. Şöyle düşünün; Sıra sıra dizilmiş kaldırım taşı misali, hayatımızda hangi aşamasında, sakat, kör veya sağır, hatta hafıza kaybı yaşayıpyaşamayacağımızı nereden bilebilir, dahası kendimize yakın getirebiliriz ki! İşte o belirsizliğin aslında kaderin bir parçası olduğunu, yaşayan bireylerin örnek hayat hikâyelerinde görüyoruz.

Spor olarak adlandırılan hareket ve egzersizle başlayan, sosyal hayata olumlu yansıyan süreç, toplumda ki her biri, örnek teşkil edecek hayat hikâyeleriyle dolu. Önemsediğimiz ve Anadolu Ajansına haber olarak yansıyan o örnek hayat hikâyeleri dileriz, bizim önemsememizle sınırlı kalmayarak, ilgili ve yetkili kurum ve kuruşlar içinde önem arz eder. Daha çok bireyin, hareket ve egzersiz (spor) aracılığıyla ruhen ve bedenen zinde kalması ve sosyal hayatın içerisine katılımını sağlar, inşallah

"HAYAT BU NEFES ALACAK VE NEFES ALMAYA DEVAM EDECEKSİN"

Barış Şimşek (Voleybol); Eskişehir'de 4 yıl önce tarım makinesine kaptırdığı sol bacağı diz üstünden kesilen voleybolcu Barış Şimşek, oturarak Voleybol Milli Takımı'nda Türkiye'nin başarısı için mücadele ediyor.

Ailesi, arkadaşları, öğretmenleri ve antrenörlerinin desteğiyle 5 aylık toparlanma sürecinin ardından protez bacakla sporla hayata yeniden bağlanan Şimşek, Odunpazarı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Gençlik ve Spor Kulübünün oturarak voleybol takımına seçildi.

O çok istediğim ay-yıldızlı formayı maçlarda giymekti hedefim. Bu hayalim ayakta oynanan voleybolda olmadı, engelli olunca oturarak voleybolun milli takımında oldu. Ben yine hayalime ulaştım ama şimdi hayallerim daha büyük. Avrupa Şampiyonası, oradan kota alırsak dünya şampiyonası ve en önemlisi olimpiyatlar. Olimpiyatlarda güzel bir derece elde ettiğimiz zaman ben de hayallerimi gerçekleştirdiğim için çok mutlu olacağım...

"Ailem, akrabalarım, arkadaşlarım, kardeşlerim yanımdayken ben de kendimi bırakamazdım. Mutluluk duygulanması yaşıyorum, bu güzel bir şey. Bu da beni motive ediyor, maçlarda bana enerji sağlıyor. Milli takıma seçildikten sonra ilk maçıma çıktığımda heyecan ve stres hep vardı, maç oynaya oynaya stres azalıyor ve tecrübe kazanıyorsun. Ay-yıldızlı formayı göğsünde taşımak benim için büyük bir gurur ve onurdu, bunu gerçekleştirdiğim için mutluyum. Hayat bu, nefes alacaksın ve nefes almaya devam edeceksin. Eve kapanmayacaksın." (Kaynak; Anadolu Ajansı Haber; Bilal Altıok)

"ENGELLİ İNSANLARA BİRAZ DA OLSA UMUD OLUYORUM"

Halil İbrahim Kara (Yüzme-Futbol); Erzurum'da doğuştan kolları olmayan 22 yaşındaki Halil İbrahim Kara, futbol ve yüzmeyle hayata tutunuyor.

Halil İbrahim Kara, küçük yaşlarda arkadaşlarıyla futbol oynamaya başladı. Bu sporda kendini geliştiren ve kollarının yokluğuna aldırış etmeden topu hem kafasında hem de oturduğu yerde ayaklarında sektiren Kara, Anadolu Üniversitesi Sosyal Hizmetler Bölümü 1. sınıf öğrencisi olarak da eğitim hayatını sürdürüyor. Bütün ihtiyaçlarını ayağıyla gideren Kara, derslerine de bu şekilde devam ediyor.

Amatör olarak futbola başladım ama son 2 yıldır da yüzme sporu yapıyorum. Engellilerimizin evde oturmasına gerek yok. Bunu her insanın başarabileceğini göstermek istedim. Yüzmeye ilk başladığı zamanlarda korku yaşıyordum. Çünkü daha önce hiç böyle bir havuza girmemiştim. Buğra hocamızla ders yaptıktan sonra ben bunu başarabileceğimi düşündüm. Engelli insanlara biraz da olsa bir umut olurum diye düşündüm. Onlar da böyle bir şeyi başarabileceklerini görürler. Bu şekilde yüzmeye başladım. İlk başlarda korkunçtu ama sonra alıştık şimdi her yerde yüzebiliyorum

Ailem de her zaman arkamda durdu. Çevremdekiler ilk gördüklerinde 'engelli biri bu hareketleri nasıl yapıyor' diye şaşkınlıkla baktılar. Ama herkes yanımda oldu. Muhammet hocamı iyi ki tanımışım. Sporu bana sevdiren o oldu. Tıkanıp 'yapamam' dediğimde bile 'sen yaparsın' diyerek yanımda durdu. Bana hiçbir zaman inanmamazlık yapmadı. Çok sıkıntılar çektik ama her zaman benimle uğraştı...

"İleride milli formayı giymeyi hayal ediyorum. Ben de bu ülkenin bir evladıyım. Önce memleketimi, sonra ülkemi temsil etmek için milli takıma girmek istiyorum. Bayrağımızı göklerde dalgalandırmak istiyorum. Hayalim Sümeyye Boyacı ve Sevilay Öztürk gibi milli sporcu olup bayrağımızı dalgalandırmak"

"HİÇBİR ZAMAN TESADÜFÇÜ OLMADIM, HER ZAMAN TEVAFUKÇUYUMDUR"

Öznur Cüre Girdi (Okçu);2014 yılında trafik kazası sonucu omurilik felci olmasına rağmen spordan kopmayan ve Paris 2024 Paralimpik Oyunların'da altın madalya kazanan mili para okçu Öznur Cüre Girdi, "Bu hayatta hiçbir şey imkânsız değil" dedi.

İstanbul'da doğup büyüyen Öznur, spor hayatının 13 yaşında tekvandoyla başladığını ve bu branşı uzun yıllar çok severek ve başarıyla yaptığını anlattı. Hayatındaki kırılma anının yaşandığı kazadan bahseden Öznur, "17 yaşında ailemle birlikte trafik kazası geçirdim. Kazada annem ve ben ağır yaralandık. Diğer kardeşlerim kazayı hafif yaralı atlattı. Tabii bu süreçte uzun tedaviler gördük. Hastanede tedavi görürken yine sporun bir köşesinde olmayı, spordan kopmamayı çok istedim..."

Tedavim devam ederken hangi sporu yapabileceğine ilişkin araştırmalar yaptım. İlk paralimpik sporum, oturarak voleybol oldu. Bolu'da bir hastanede tedavi görürken deneme fırsatım olmuştu. Çok keyif almıştım ancak İstanbul'a döndüğümde oturarak voleybol yoktu, o yüzden onu ilerletemedim. Daha sonra yine araştırmalar yapıp, arkadaşlarımız arasında konuşurken Bahattin Hekimoğlu ile tanıştım. Kendisi şu an milli takım arkadaşım. Beni, Okçular Vakfına davet etti. Okçuluğa 2018'de Okçular Vakfında başladım, 2019'da Türkiye şampiyonu oldum. Milli takıma davet edildim. 2019'dan bu yana milli formayı terletiyorum. Ülkemi en iyi şekilde temsil etmeye çalışıyorum