Özel gereksinimli (engelli) sporcunun tesettürü

Özel gereksinimli (engelli) sporcunun tesettürü

AHMET GÜLÜMSEYEN

Özel gereksinimli (engelli) bireyler, hareket eğitimi (spor) ile engelleri bir bir aşarken, sürecin önem taşıdığı dini ve milli değerler ön plana çıkıyor. Sağlık öncelikli sosyalleşme adına işletilen sürecin en önemli ve dikkat çeken tarafı, dünyalık mutluluk ve sağlığı, ebedi olarak idrak ettiğimiz ahiret hayatına da taşımıyor olması.Bunun olmaması için yapılması gerekenin Kur'an ve Sünnet çizgisinden ayrılmamamızı, biz büyüklerimizden öğrendik. Yaptığın etkinlikiş spor da olsa, her bakımdan İslam çerçevesinde yapılması önem taşımaktadır. Maddi ve manevi açıdan dünya kazanımları için, ebedi hayatı heba etmemek gerekir. Bunun için ise, Müslümanlığın gerekliliğini yerine getirmekle mümkün olmaktadır. Bu söylediklerimizi ancak, İslamla şereflenenler idrak edebilir. Böyle bir durum söz konusu değilse, kendimizi ve insanlarımızı 'şerlerin' şerrinden, İslam'dan nasiplenmeyenlerin 'girdabından' korumak gerekmektedir. Bugün spor adı altında işetilen 'çarka' baktığımızda, maalesef bu toplumun değerleri, kendi insanımız yok olup gitmektedir

CİMNASTİK KIYAFETİ GİYDİRİLEN

DOWN SENDROMLU SPORCULAR

Hareket ve egzersiz (spor) yapan özel gereksinimli (engelli) bireylerde İslam, sürecin önemli bir parçasını oluşturduğu için, bu konuda tespitlerimizi her defasında, tekrar tekrar yazıp-çizme gereği duymaktadır. İçinde bulunduğumuz dönemde özel gereksinimli (engelli) bireylerin, spor adı altında dini emirlerinden uzaklaşmak bir yana, milli ve manevi değerlerinin yok etme çarkının içine çekilmesine, bilinçli veya bilinçsiz hız verildiğini görmekteyiz. Bu duruma en bariz örnek geçtiğimiz günlerde İstanbul'da düzenlenen 2025 Down Senromlular Cimnastik Avrupa Şampiyonası. Şampiyona'nın Avrupa ülkelerini içermesine rağmen, toplam 5 ülke katılıyor. Ülkemizden toplam 16 sporcu olmak üzere katılan toplam sporcu yazısının 33 olduğunu, yetkililerin açıklamalarından öğreniyor. Avrupa Şampiyonası denen bir spor organizasyonun tartışılacak, katılan ülke sayısının sadece 5, toplam sporcu sayısının 33 olması bir yana, Özel gereksinimli (engelli) bir bireyin, verilen eğitim sonucunda cimnastik yapma seviyesi örnek, takdir edilecek bir durum. Eleştirilmesi gereken ise, down sendromlu bu kardeşlerimize açık bir kıyafet giydirilmesi. Süreci İslam açısından değerlendirildiğinde normal olmayan, sorgulanması gereken bir süreç

AYET VE HADİSLER IŞIĞINDA TESETTÜR

Özel gereksinimli (engelli) olsun veya olmasın, giymesi gereken kıyafetin ölçüsünü, İslam'a uygunluğunu Kur'an ve Sünnet belirlemektedir. Tesettürle ilgili ayeteler de Allah (cc) ve O'nun Resulü'nün ne buyurduğuna dikkat kesilmemiz gerekiyor. Toplumsal bir mesaj olması bakımından, almamız gereken dersler konusunda gazetemiz Yeni Akit'te de 2016 yayımlanan, tesettür ile ilgili ayet ve hadislerden bazıları;

"Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle, dışarı çıkarken üstlerine cilbablarını alsınlar. Bu, onların tanınmasını ve bundan dolayı incitilmemelerini sağlar. Allah, Gafûrdur, Rahîmdir."(Ahzab, 3359)."Mümin kadınlara da şöyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Ziynet yerlerini açmasınlar. Bunlardan kendiliğinden görünen kısmı müstesnadır. Baş örtülerini yakalarının üstüne koysunlar. Ziynet yerlerini kendi kocalarından, babalarından, kocalarının babalarından, oğullarından, kocalarının oğullarından, kendi erkek kardeşlerinden, kendi kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, kendi kadınlarından, kölelerinden, erkeklik duygusu kalmayan hizmetçilerden veya henüz kadınların gizli yerlerine muttali olmayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizleyecekleri zinetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz Allah'a tövbe edin. Böylece korktuğunuzdan emin umduğunuza nail olasınız."(Nûr, 2431).

Hz. Âişe'den rivâyete göre, bir gün Hz. Ebû Bekir'in kızı Esmâ ince bir elbise ile Allah Resulunun huzuruna girmişti. Resulullah (s.a.s) ondan yüz çevirdi ve şöyle buyurdu:"Ey Esma! Şüphesiz kadın erginlik çagına ulaşınca, onun şu ve şu yerlerinden başkasının görünmesi uygun değildir." Alkame bin Ebi Alkame annesinin şöyle dediğinirivayet eder:"Abdurrahman'ın kızı Hafsa'nın başında, saçını gösterecek şekilde ince bir başörtüsü olduğu halde Hz. Âişe'nin huzuruna girdi. Hz. Âişe başından örtüsünü alarak ikiye katladı, kalınlaştırdı."(Muvatta', Libas:4) Umeys'in kızı Esma'dan nakledildi. Dediki: Resulüllah (s.a.v) bir gün Hz. Aişe (r.anha)'nın evine girdi. Kız kardeşi Esma yanında idi. Üzerinde vücudunun hertarafını örten ve yenleri geniş bir elbise vardı. Resulüllah (s.a.v) onu görünce kalkıp dışarı çıktı. Hz. Aişe (r.anha) kız kardeşine "buradan uzaklaş Resulüllah (s.a.v) sende hoşlanmadığı bir şey gördü" dedi. Hz. Esma uzaklaştı arkasından Resulüllah (s.a.v) içeriye girdi.Hz. Aişe (r.anha) niçin kalkıp gittiğini sordu. Resulüllah (s.a.v) de elbisesinin yenini sadece parmakları görünecek şekilde ellerinin üzerine çekerek şöyle cevap verdi: "Kız kardeşini görmedin mi Müslüman bir kadın şurasından başkasını gösteremez."(Mecmeu'zzevâid nr:4168) Bu hadis-i şerif'ten Hz. Esma'nın giydiği elbisenin bedenini örttüğünü, fakat kollarında açıklık olduğunu bunun üzerine Resulüllah (s.a.v) bu kıyafetinden hoşlanmadığını, ellerinin üstünün parmaklara kadar da örtünmesi gerektiğini İslam alimleri anlamışlardır ve de böyle ifade etmişlerdir.