Engelleri Kur'an ve Sünnet rehberliğinde aşmak...
Bazı yazılar vardır, güncelliği korumakta sınır tanımaz. Daha önce bu satırlarda, özel gereksinimli (engelli) bireylerin İslam esasları ölçüsünde nasıl engelleri aşabilecekleri hususunda düşüncelerimizi paylaşmıştık. Müsaadenizle bugün sizlerle o yazılarımızdan bir tanesini paylaşmak istiyoruz. Hayırlara vesile olsun inşallah
"Dikkat edin! Vücutta öyle bir et parçası vardır ki, o iyidoğrudüzgün olursa bütün vücut iyidoğrudüzgün olur; o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir." (Hadis-i Şerif)"
Gözün görmemesi, ayağın olmaması veya kulağın duymaması. Allah'ın (cc) insanlığın hizmetine sunduğu nimetlere baktığımızda, hayatı anlama ve yaşama adına önümüzde hiçbir şekilde engel olmadığı şahid olmaktayız. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) hadisi şerifte belirttiği gibi, yeter ki kalbin bozulmaması gerekiyor. O ölçüdenge kaybedildiği vakit, vücuttaki diğer uzuvlar tam olsa da bir şey değişmiyor.
İnsanoğlunun, kâmil insan olma mertebesine ulaşmasına açılan kapının gönül olduğu, o kapının anahtarı ise kalp olduğu aşikâr. O kalbi kontrol altında tutup, terbiye etmenin yegâne kaynağı-rehberi Allah'ın (cc) ayetleri ve Peygamber Efendimizin (s.a.v.) örnek hayatıdır
"Kalp (bedenin) sultanıdır ve onun orduları vardır. Sultan düzgüniyi olursa askerleri de düzgüniyi olur. Sultan bozukkötü olursa orduları da kötü olur. Kulaklar bu sultanın habercileridir. Gözler bekçileridir. Dil sultanın tercümanıdır. Eller (tebaasını kuşatan) kanatlarıdır. Ayaklar postacılarıdır. Ciğer şefkat ve merhamet kaynağıdır. Dalak ve böbrekler (kendisine yönelen tehlikeleri bertaraf eden) tuzaklarıdır. Akciğer (hayatın kaynağı) nefestir. Sultan iyi olursa askerleri de iyi olur, sultan kötü olursa askerleri de kötü olur."
Allah'ın Resulünün bize ışık tuttuğu bilgiler doğrultusunda hareket edildiğinde, huzur, saadet ve mutluluğunda erişememek mümkün değildir. O nedenle hayatımızın her anı ve aşmasında Kur'an ve Sünnet üzere olmanın önemini iyi algılamamız gerekmektedir. Aksi takdirde, önemine vurgu yapılan kalbin asıl işlevini kaybetmesine neden olur ki, o vakitten sonra gözün görüp, kulağın işitmesi, zihnin ve bedenin eksiksiz çalışması, kısacası vücut dilinin eksiksiz olmasının hiçbir manası ifade etmeyecektir
Allah (cc) Kur'an-ı Kerim'de buyuruyor; 'Size ulaşan her nimet Allah'tandır. Sonra size bir sıkıntı ve zarar dokunduğu zaman yalnız O'na yalvarır yakarırsınız. Sonra sizden o sıkıntıyı giderince bir de bakarsınız içinizden bir kısmı Rabbine ortak koşar" (Nahl Suresi-53-54) Ayeti kerime bizlerin nasıl bir imtihan içerisinde olduğumuzu gösteriyor
Hasta olup huzur arayan, sağlığına kavuşmanın sonrasında ihlas ve samimiyetin kaybolmanın örneklerine rastlamaktayız. Beşeri (geçici) hayattaki, ebedi hayata giden yolun çok dolambaçlı olduğu, imtihanın da burada başladığını görmekteyiz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor; "Sizin en hayırlınız, insanlara faydalı olanınızdır. "Hayra yol gösteren o hayrı işleyen gibidir; Şerli bir şeye yol gösteren de o şerli işi işleyen gibidir."
Kalplerin katılaşmaması ve gönüllerin huzura ermesi ve iyilik kapısının sürekli açık tutulması önem taşımaktadır. Bu görev ve sorunluğumuzu, yaşam mücadelesinde yer aldığımız kulvarlarda yapmamız gerekmektedir. Nerede ve nasıl yardım yapacağımızı düşünmek kadar adım atmakta önemli
Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz buyuruyor; "İçinizden biri bir kötülük görürse onu eliyle, buna gücü yetmezse diliyle değiştirsin; buna da gücü yetmezse kalbiyle (ona karşı kin ve nefret beslesin). Bu ise imanın asgarî gereğidir." "Allah"ım! Beni, iyilik yaptıkları zaman sevinç duyan, kötülük yaptıkları zaman da bağışlanma dileyen kullarından eyle."