Depremin 'misyoner' ve 'provokatörleri'

Devlet ve aziz milletimiz, merkezi Kahramanmaraş olan depremin meydana getirdiği acıları hafifletmek ve enkazları ortadan kaldırmak için seferber olurken, bölgedeki 'misyonerleri' görüp, yazmadan edemedik. Önce 'misyonerliğin' tanımına bir bakalım, dedik; "İslâm geleneğinde dinin insanlara duyurulması ve tanıtılmasına "tebliğ" ve "davet", bu faaliyeti üstlenen kişiye "tebliğci" denilmektedir. Ancak Hristiyanlıktaki misyon ve misyonerlikle İslâm'daki tebliğ ve davet anlayışı arasında derin farklılıklar bulunmaktadır. İslâmî tebliğ ve davette yalnızca doğruların ilân edilip insanlara duyurulması hedeflenirken (el-Mâide 567; en-Nahl 16125) misyonerlikte amaç insanların vaftiz edilip Hristiyanlaştırılmasıdır (Matta, 2819-20). Dolayısıyla misyonerlik, sadece Hristiyan inancının ifade edilip duyurulmasını amaçlayan sıradan bir tebliğ olayı değil, Pavlus'un da vurguladığı gibi "ne yapıp edip insanların Hıristiyanlığa kazandırılması" faaliyetidir (Korintoslular'a Birinci Mektup, 920).(Kaynak;islamansiklopedisi-org-tr-misyonerlik). Misyonerler, bu kez 'depremi' fırsata çevirmek için, sahaya indiler. Hem de depremden en fazla etkilenen, Kahramanmaraş bölgesinden. Diyanet İşleri Başkanlığının yayını olan İslam Ansiklopedisi'nden anlaşılacağı gibi, misyonerlik görevine soyunanların amacı, insanları vaftiz edip Hıristiyanlaştırmak. Diğer bir ifadeyle deprem, vatandaşların acı ve mağduriyetleri üzerinden 'Hıristiyanlığı' devşirmek anlamına gelmektedir. Depremin üssü olan Kahramanmaraş'ta, önemli can kaybı ve maddi hasara meydana gelirken, şiddetli sarsıntı sonrası sevdikleri ve hatıralarını kaybeden insanlarımız üzerinde, yeni bir yıkım meydana getirmek için birilerinin 'misyonerlik' görevi üstlendiği ortaya çıktı. Duyarlı bir hanımefendinin sayesinde, bu 'misyonerlik' olayı ifşa oldu. Haber, gazetemiz Yeni Akit'te şu şekilde yer aldı; "Kahramanmaraş'ta deprem bölgesine gelen Diyanet görevlisi bir hanım, İngiliz misyonerlerin fırsattan istifade 12 Şubat'ta Saçaklızade İlköğretim okulunda çocuklara musallat olduğunu açıkladı. Meselenin duyulmasının ardından emniyet olaya müdahil oldu. Bölgede misyonerlik faaliyeti yapan şahıslar gözaltına alındı. İngiliz misyonerler Müslüman ahaliye, "İsa'yı seviyoruz" yazılı kartlar dağıttığını söyledi. Diyanet'e bağlı ferasetli Müslüman kadın, "Oradaki insanlara sorduğumuzda, bu şahısların 'kutsama' adı altında bir şeyler yaptıklarını söylediler. Çocukları bir yerlere götürüp, sözde kutsama yapmışlar. Ben de oraya Yasin-i Şerif ve Kur'an-ı Kerim götürdüm. Bunu gördüler, bana 'no Kur'an' dediler. Ben de bu bizim devletimizin, milletimizin kitabıdır dedim ifâdelerini kullandı. "Dinimize sahip çıkmalıyız, Diyanet buraya inmezse, misyonerler sahaya iniyor" diyerek Diyanet'i uyardı. Meselenin duyulmasının ardından emniyet olaya müdahil oldu.Bölgede misyonerlik faaliyeti yapan şahıslar gözaltına alındı." Evet, boş durmuyorlar. Herkes kendi işini yapmaya çalışıyor. 'Sadece Hristiyan inancının ifade edilip duyurulmasını amaçlayan sıradan bir tebliğ olayı olmayan'