Bayramda Filistin'i, İsrail soykırımını unutmamak

Bugün Müslümanların Kurban Bayramı. Bayramı bayram olarak yaşama arzusuyla, özlem ve hasretle kavuştuğumuz mübarek bir gün. Kötülerin olduğu bir dünyada, Filistin'de Siyonist soykırımı, Doğu Türkistan'da Çin işkencesi. İslam inancına sahip oldukları için her türlü soykırım, katliam ve işkenceye maruz kalan kardeşlerimiz bu haline şahit olurken, nasıl gönlümüz rahat edebilir. Bayramı bayram olarak kutlayabiliriz. Aksini düşünüyorsak, nefsi beklentilerimizi bir kenara iterek, kendi kendimize sormamız, vicdanımızın sesini dinlememiz gerekmez mi.

Ne olduğumuzun ötesinde, biz neden bu kadar duygusuz ve duyarsız olduğumuzu, sorgulamamız gerekiyor. Temel ihtiyaçlarımız olan yediğimiz, içtiğimiz ve giydiğimiz her bir ürünün, Müslüman topraklarına bir bomba olarak düştüğü veya mermi olarak sıkıldığı kardeşlerimizin yaşadıklarına şahit oldukça, bu soykırımda bizlerin de ne kadar pay sahibi olduğumuzu unutmamak, insanlığımızın gereği değil mi.

Bayramlar sevinç ve mutluluk demek. Şimdiki bayramlar ise hüzün, gözyaşı olarak anılıyor. İsrail'i Gazze'ye yaptığı insanlık dışı saldırılarda 15 bin 694 çocuk, 10 bin 279'u kadın 37 bin 266 Filistinli kardeşimizin hayatını kaybettiği, 85 bin 102 Filistinlinin yaralanması, bölgeden gelen son haberler. Siyonist İsrail ablukası altında, savunması olamayan insanlara karşı toplu katliam gerçekleştiriyor. Bizler bir bayrama daha kavuşurken, kan gölüne dönen İslam coğrafyasında çoğu aile, bayramlaşacağı bir eş, dost, akraba veya komşusu kalmadığı için bayramı bayram olarak yaşamıyor.

VAHŞETİN BOYUTU

Bugün Bayram olsa da, Birleşmiş Milletlerin yargı organı Uluslararası Adalet Divanının (UAD) saldırıları durdurma kararına rağmen İsrail ordusu Refah'a yönelik saldırılarını sürdürüyor, haberlerini okuyoruz. Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor. İnsanlıktan nasiplenmemişlerin, insanlık dışı uygulamaları devam ediyor, bizler ve dünya halen bu soykırıma seyirci. Gazze'den sonra Refah'ın batı kesimini de topçu atışı ve tanklarla saldırıları son gelişmeler. Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Belah kenti ile Bureyc Mülteci Kampı'na da saldırılar, vahşetin boyutunu gözler önüne sermektedir

GAFLET UYKUSUNDA OLMAK

Siyonist anlayış bu denli bir katliam ve soykırım altında ise, bir Müslüman olarak içinde yer aldığımız bayram gününde, kafamızı kaldırıp şöyle bir etrafımıza bakıp, ders almamız gerekmiyor mu Filistinli kardeşlerimiz her türlü insanlık dışı baskı, zulüm ve katliamın içerisinde hayatta kalmanın mücadelesini verirken, nasıl oluyor da rahat olabiliyoruz, diye kendi kendimize sormamız gerekmez mi Eğer gaflet uykusundan uyanıp, yaşananların durması için gerekli hareketin içerisinde yer almak, bunu yapmıyorsak sesimizi duyurmak, bunu da yapamıyorsak 'siyonist ürünlerini' almayarak, boykot akımının içerisinde almak gerekmez mi Bizimkisi her daim temenni. Allah (cc) en iyi bilendir

TUTUKLULARA İŞKENCE

Biz bu satırları yazarken bile, soykırımcı kimliğine bürünen İsrail yanlılarının işgal ettiği topraklarda gözaltına alınan Filistinli sayısının 9 binin üzerinde olduğu söyleniyor. Gazze şeridi, Batı Yaka ve Doğu Kudüs başta olmak üzere, birçok bölgede gözaltına alınan Filistinliler insanlık dışı muameleye maruz kaldıklarını basına yayılıyor. NYT muhabirine gözaltı merkezindeki zorlu günlerini anlatan Muhammed el-Kurdi isimli Gazzeli ambulans şoförü, "32 gün tutuklu kaldım ama 32 yıl gibi geldi" derken, Hamas üyesi diye gözaltına alınan Filistinli kardeşlerimiz, hayatlarının en zor günlerini geçiriyorlar. Basına yansıyan haberlerde, tutukluların etrafı açık alanda gözleri bağlı elleri kelepçeli günde 18 saat kadar yerde sessiz şekilde oturtulduğu, günde en fazla 2 saat ayakta kalmalarına izin verildiği belirten tutuklular, uyuyakalanların askerlerce dövülerek uyandırıldığını ifade ediyorlar

BAYRAMLAR KİMİN İÇİN NE MANAYA GELİYOR

Bugün Bayram. Bayramı bayram olarak yaşamak, insan olduğumuzu unutmamak, vicdanımızı karartmamak için dönüp, önce kendimize, sonra ise etrafımıza bakmamız gerekiyor. İnsan olmak, insanlığımızın gereğidir bu görev. Tel Aviv'in güneyinde Remle cezaevine bağlı hastanede Filistinlilere yönelik işlenen suçlara ilişkin açıklama Filistin Esirler Cemiyetinden geliyor; "(Filistinliler) Tıbbi suça, işkenceye ve istismara maruz kalıyorlar. Allah'tan rahmet beklemekten başka çareleri yok. Ya kaderlerinin bir tecellisi olarak hayatta kalacaklar ya da (İsrail) işgalin mağdurları ve suçları listesine dahil olacaklar." Bugün Bayram, diyorlar. Evet, Bayramın gelmesi kimin için ne manaya geliyor Düşünmek ve sorgulamak insan olmamızın gerekliliği

YIKIM, KITLIK VE KATLİAM

İsrail cezaevinde aylardır (19 ay) tutsak olan Filistinli, özgürlüğüne kavuşma sevinci içindeyken, İsrail askerlerin saldırısına uğruyor. Siyonist anlayışına göre, işgalci durumundaki Filistin topraklarında Müslümanlara rahatlık yok. Amerika destekli İsrail soykırımı, işgal, katliam gibi terör saldırılar Filistin'in Gazze, Batı Yaka, Doğu Kudüs, Cibali, Cenin, Refah, Beyt Hanun, Beyt Beyt, Lahiya gibi birçok bölgede, her geçen gün artarak devam etmekte. İsrail saldırılarında iki çocuğu, yıkılan evinin enkazı altında kalan anne "Onları bir kez daha diri ya da ölü olarak göreyim" diye sesleniyor. Feryadının yükseldiği bir dönemde, bugüne Bayram derken, bir kez daha sormak istiyoruz; "Bize göre bugün Bayram, soykırım altındaki Filistinli kardeşlerimiz için ne manaya geliyor" hiç düşündük mü

BUGÜN KAÇ FİLİSTİNLİ KARDEŞİMİZ

Bugün bir bayram yazısı yazmak gerekiyorsa bu, İsrail soykırımı yaşayan Filistinli kardeşimizin içinde yer aldığı, bizlerin ise şahit olduklarımız olmalı, dedik. İnsanı asıl öldüren, unutulması. 'Elimiz, dilimiz, kalbimiz' ile yanan yangını söndürmek, yaşanan hüznü hafifletmek için çaba sarf etmek gerekiyor. Zalimin zulmüne pes etmeden, gayret ve çaba içerisinde olmak. Yolu insanlıktan geçen herkesle dayanışma, paylaşma içerisinde olmak, insanlığımızın gereği. Bugün dirilip ayağa kalkmalı, dik durmalı, Müslüman olmanın şiarıyla yürümeli. Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'in yer alan emirler ve Peygamberimizin tebliğ-yaşam metodu bu anlayış üzerine değil mi Hal böyleyken 'Kim kaybetti ki biz bulalım!' düşüncesinden sıyrılıp, hangi vakit Rabbimize kayıtsız ve şartsız teslim olmanın gayreti içerisinde olmak durumundayız. İslami değerle sadakat ve Müslümanlığımızın gerekliliği, bitmek bilmeyen iyi 'dilek' ve 'tavsiyelerin' ötesine ne vakit geçeceğiz Evet, bugün bayram derken, kaç Filistinli kardeşimiz hayatını kaybetti. Onlar davalarının sadakatiyle Hakk'a yürürken, biz ölümü ne kadar hatırlayıp, katiller sürüsüne karşı sesimizin daha 'gür' çıkarıyoruz!.