"Oğlum Atilla,
Bu kitabı sana bırakıyorum. Onu kıymetli bir hatıra ve mukaddes bir emanet olarak sakla! İçindeki yazılar babanın evvelce Afrika'da Trablus Harbi, Balkan Harbi, Birinci Dünya Savaşı ve Millî Mücadele senelerinde aziz Türk vatanına yaptığı hizmetler ve fedakârlıklara mukabil, bu vatanda Yahudî milletinin mesut ve zengin ve kahramanların mahrum ve perişan olduklarını daima hatırla! Bu şerefli vatan, millet ve aile vazifen Yahudî parazitleriyle mücadele olsun. Sana muvaffakiyetler dilerim asil yavrum. Baban (28 Ağustos 1944)"
Bu satırlar, hayatını Siyonizmle mücadele etmeye adamış bir isim olan Cevat Rıfat Atilhan'ın oğluna yazdığı vasiyet niteliğindeki bir mektubuna ait. İslâm Demokrat Partisi kurucusu Atilhan'ın oğluna mücadele için vasiyet ettiği "Yahudî parazitleri" elbette Siyonistler olmalıdır; yoksa aklı başında hiçbir Müslüman tüm Yahudîleri aynı kefede değerlendiren antisemitik bir yaklaşıma sahip olamayacağı gibi, aklı başında hiçbir Yahudî de kendi varlıklarını tehlikeye atan İsrail bağlamındaki bunca insanlık dışı gaddarlığa göz yumamaz.
Ne var ki, bugünlerde tüm dünyada kin, nefret, vahşet, vicdansızlık, kan ve gözyaşı gibi kelimelerle yan yana anılan Siyonizm temsilcileri, Yahudîlerin kutsal saydıkları topraklarda ebediyen kalarak dünyaya hâkimiyet kuracakları inancıyla, İslâm âleminde kan dökmeye, sulh-u umumîyi tehdit etmeye devam ediyorlar.
Kanayan yaralar Filistin meselesi, Gazze, İran, Suriye... Kana bulanmış coğrafyalar, ölümle pençeleşen masumlar... Ne Dünya Sağlık Örgütü, ne Birleşmiş Milletler ne de birleşememiş İslâm dünyası... Hiçbir şey, erken bir kıyametin kopmasına sebep olacak İsrail vahşetini durduramıyor.
Bunu öngörmüş olmalı ki, Osmanlı Devleti'nin yıkılmasında, manevî değerlerin tahribinde ve Cumhuriyet döneminde otoriter bir şekilde uygulanan din dışı politikalarda Masonların büyük rol oynadığını düşünen Atilhan, tüm hayatını Siyonizmle mücadeleye ayırmış. İslâm âleminin Batılılar tarafından sömürülmesinin öncülüğünü Masonluk, Siyonizm ve Komünizmin yaptığını düşünen Atilhan, çareyi Müslümanların birleşmesinde görüyordu. Ancak gelinen son nokta, İsrail'in İslâm diyarlarında istediği gibi at koşturması, İslâm âleminin bir "birlik" fikrinden ne kadar uzak olduğunun da bir göstergesidir.
Atilhan, Siyonizmle mücadeleyi yalnız oğluna vasiyet etmedi. Atilhan'ın kurucusu olduğu İslâm Demokrat Partisi'nin siyasî mirası ve görüşleri Necmettin Erbakan ve Millî Görüş Hareketi'yle devam etti. Ne acı bir trajedidir ki, Siyonizm tehlikesinden, sık sık İsrail'in İslâm âlemi üzerindeki emellerinden bahseden Millî Görüş hareketinin lideri Necmettin Erbakan'ın da sahip olduğu siyasî gelenekten yetişenlerin iktidarında, kaç seçimdir, Gazze'nin kurtuluşuna atıf yapılan seçimlerden sonra bir türlü kurtulamayan Gazze'den bahsediyoruz.