Kıymayın zeytinliklere abiler!
Bugünlerde zeytinlik alanlarının imara açılmasıyla ilgili bir düzenleme teklifi var, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde...
TV ekranlarında izlemişsinizdir; TBMM Sanayi Komisyonu'nda zeytinlik alanları madenciliğe açabilecek yasa teklifinin görüşmeleri sırasında milletvekilleri arasında arbede çıktı.
Yumruklaşmaya varan tartışmalarda sert sözler sarf edildi.
Tartışmanın ana odak noktası şu;
Komisyonda ele alınan yasa teklifin, özellikle Muğla'da bulunan 468 bin dönümlük zeytinlik alanları kapsadığı ifade ediliyor.
2014 yılında özelleştirilen Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy Termik Santralleri'nin çevresinde maden sahalarının genişletilmesini hedefleyen düzenleme, tarım arazilerinin zarar göreceği endişesini gündeme getirdi.
Muhalefet partileri çevresel tahribat, halk sağlığı ve tarımsal üretim açısından teklifin tehlike oluşturduğunu savunuyor.
AK Parti TBMM Grup Başkanı Abdullah Güler ise teklifin enerji arz güvenliğini artıracağını ve çevresel yükümlülükleri netleştireceği görüşünü savunuyor.
Fazla ayrıntıya girmeye gerek yok...
Benzer bir teklif, hatırlayanlar olacaktır bundan 7-8 sene evvelinde de gündeme gelmişti.
Ve yine böyle tartışmalar üzerine zeytinlik alanlarının imara açılması ve zeytinliklere sanayi tesisleri kurulmasına imkân tanıyan düzenleme, TBMM'de tasarıdan son anda çıkarılmıştı.
Çok da iyi olmuştu!
Neden iyi olduğunu yine anlatayım...
Ülkemizde hemen hemen herkesin bildiği "Zeytinyağlı yiyemem aman!" türküsünün çağrışımının, Amerikan emperyalizminin bir ürünü olduğu biliyor musunuz
"Zeytinyağlı Yiyemem Aman!" türküsü, 1940'lı yıllarda yürürlüğe konan ABD'nin Marshall Planı'nın bir parçası mı
Türkleri zeytinden ve de zeytinyağından uzaklaştırmak için mi bu türkü o yıllarda bilhassa piyasaya sürüldü
Bu iddianın sahibi Prof. Dr. Kenan Demirkol. Diyor ki Demirkol;
"Marshall yardımının koşullarından biri Türkiye'nin ABD'den mısırözü yağı almasıdır. Marshall Planı 2. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konan ABD kaynaklı bir ekonomik yardım paketidir.
Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 16 ülke, bu plan uyarınca ABD'den ekonomik kalkınma yardımı almıştır. ABD geçmişten beri dünyanın en büyük mısır üretici ülkesidir. ABD birikmiş olan mısır dağlarını eritmenin bir yolu olarak mısırözü yağı ihracatını keşfetmiştir.
Buna koşut olarak Türkiye'de ilk margarin fabrikası kurulur.
Yine aynı dönemde yüz binlerce zeytin ağacı sökülerek bir katliam yapılır.
Kalan zeytin ağaçlarından elde edilen zeytinyağının büyük bölümü ABD tarafından dolar karşılığı alınır ve mısırözü yağı TL karşılığı satılır.
Türk insanı zeytinyağından soğutularak mısırözü yağına ve margarine alıştırılır. Bu amaçla zeytinyağı ile ilgili, 'ısınırsa kanser yapar' gibi yalanlar uydurmaktan da geri kalınmaz.
Hâlbuki zeytinyağı halk ağzındaki deyişiyle dumanlaşma derecesi en yüksek (en zor yanan) sıvı yağlardan biridir.
Bununla da kalınmaz, kötülemek için tıpkı bugün yapılan halkla ilişkiler endüstrisi çalışmaları gibi, "Zeytinyağlı yiyemem aman Basmadan fistan giyemem aman..." diye türkü sipariş edilir ve ülkenin en popüler türküsü yapılır.
Katı yağmargarine mahkûm edilen halk, 20-30 yılda bir kaşık yağa bile muhtaç hâle getirilir.
Basma giyen kadınlar, plastik giysilerle tanıştırılır"
Bence bir kez daha okumalı Prof. Kenan Demirkol'un bu anlamlı cümlelerini...
Son derece çarpıcı ve de ilginç satırlar değil mi
Zeytinliklerimiz bir bir yok ediliyor.
Yırca'da, yıllar önce bir dönem, termik santral yapılmak üzere 6 bin 666 zeytin ağacı kökünden söküldü.
Önemli bir hükümet yetkilisi de, mealen, "Ne olacak yani, dağ taş zeytinlik dolu" sözleriyle bu katliama dolaylı da olsa destek oldu! Keşke olmasaydı...
Fakat, dediğim gibi iyi zeytinliklerin imara açılması ve bu topraklar üzerinde sanayi tesisleri kurulması fikrinden o tarihlerde vazgeçildi.
Acaba diyorum, acaba; yeni bir Marshall Planı uygulanıyor da haberimiz mi yok!
Son cümle; kıymayın zeytinliklere abiler!
ZEYTİN AĞACI NEDEN BU KADAR ÖNEMLİ
Zeytin, Türk mutfağının vazgeçilmezleri arasında olan bir gıdamız.
Türkiye'de sofraların en başköşesinde zeytin yer alır zeytin.
Sofrada olmazsa olmazlarımızdandır. Görmezsek sofrada sorarız, "zeytin yok mu" diye!