"Kendi birleşmiş Milletler'imizi, kendi NATO'muzu kuralım!"

Komşumuz Suriye'den endişe verici haberler geliyor...

Yeni dönemde, toprak bütünlüğü sağlanmış, asayişi normale dönmüş bir Suriye beklerken işgalci, Siyonist, soykırımcı İsrail'in Suriye'ye yönelik saldırıları 'bazı karanlık hesapları' akla getiriyor...

Suriye'de atılması gereken adımlar konusunda daha önce de bazı hususlara dikkat çekmiştim. Önemli bir ziyaretten yola çıkarak;

Malum; Türk cumhuriyetleri 1990'lı yıllarda bağımsızlıklarını kazandı.

Hemen akabinde Millî Görüş lideri, Refah-Yol Hükümeti Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan; âlimler, akademisyenler, milletvekilleri, siyasetçiler, gazeteciler, STK temsilcileri, iş adamlarının bulunduğu kalabalık bir heyetle Türk cumhuriyetlerini ziyaret etti.

Türk cumhuriyetleri o yıllarda bağımsızlığını yeni kazandığı için bu ziyaretin daha önemli bir anlamı vardı.

Erbakan Hocamız bu geniş kapsamlı gezide Türk cumhuriyetleri liderlerine şu mesajları verdi;

* "Dolar ve mark yerine İslam Dinarı'nın gelmesini istiyoruz. Kurulması lazım gelen nizam Adil Düzen'dir."

* "Hayat, iman ve cihattır. İslam Birliği kurulacaktır. Komünizm ve kapitalizm insanlara mutluluk getirmemiştir. Komünizmden kurtuldunuz ama şimdi de kapitalizmin kucağına düşmeyin. İkisi de aynıdır. Onun için gelin Adil Düzen'i kuralım."

* "Yeni Dünya Düzeni, Siyonist planın bir parçasıdır. ABD, bütün dünyayı kendisine köle yapmak istiyor. Müslümanlığı yok etmek istiyor."

* "IMF'den borç almayın!"

* "Moskova'dan sonra şimdi de Amerika'ya teslim olmayın!"

* "İslam ülkeleri olarak bir birlik oluşturalım."

* "Kendi Birleşmiş Milletler'imizi, kendi NATO'muzu kuralım."

* "Asya Kalkınma Fonu ile Asya Sosyal Kalkınma Fonu kuralım."

***

Elbette çok daha kapsamlı, etraflıca konuşmalar yaptı, uyarılarda bulundu, Erbakan Hocamız. Ben sadece bir özet geçtim.

Tam da burada değinmek istediğim husus şudur;

Türk cumhuriyetleri liderleri ve yetkilileri bu ziyarette Erbakan Hoca vasıtasıyla şu taleplerini özellikle ilettiler;

* "Affedersiniz, iki senedir buraya Türkiye'den heyetler geliyor, gidiyor ama hiçbiri ülkemizin kalkınması için kredi vermediler, yatırım yapmadılar."

* "Buraya ziyarete gelen iş adamlarından, fabrikatörlerden, sanayi insanlarından, hükümet yetkililerinden vaatler oldu ama yapılan hiçbir şey yoktur! Laf çok ama yapılan bir şey yoktur!"

* "İslam Kalkınma Bankası'yla da diğer Arap ülkeleri ile de görüşmeler yaptık. Ama hiçbirinden tek ses çıkmadı."

***

Şimdi…

En uzun sınırımız olan komşumuz Suriye'de yeni bir dönem başladı...

61 yıllık Baas rejimi çöktü. Zalim Esad ülkeden kaçtı ve Moskova'ya sığındı.

Kadim bir medeniyetin yeniden ayağa kalkması için Türkiye olarak elimizden ne gelirse yapmamız elzem!

Sadece turistik ziyaretlerle değil, Suriye'nin her bakımdan kalkınması için ülke olarak elimizi taşımızın altına koymamız şart!

Zira, Vadedilmiş Topraklar (Arz-ı Mev'ud) amacına ulaşmak için ümmet coğrafyasını kan ve gözyaşına boğan İsrail, Amerika ve koalisyon işbirlikçileri pusuda bekliyor.

Son gelişmeler bunu açıkça gösteriyor.

Erbakan Hocamızın uyarısıyla; 'Suriye ve İran'dan sonra sıranın Türkiye'ye geleceğinin' idrakinde olalım.

Görüyorsunuz, Suriye'ye hemen her gün bir Batılı heyet gelip gidiyor.

Elimizi daha çabuk tutmanın zamanıdır…

OSMANLI ÇEKİLDİ, HUZUR YOK OLDU!

* "Osmanlı Padişahı I. Selim, Halep yakınlarındaki Mercidabık Muharebesi'nde Memlükleri yendikten sonra 1516'da Suriye'nin çoğunu fethetti."

* "24 Ağustos 1516'da Osmanlıların galibiyetiyle sonuçlanan Mercidâbık Savaşı'nın en önemli sonuçlarından biri, Eylül 1516'da Şam merkezli Suriye bölgesinin Osmanlı hâkimiyeti altına alınması oldu."

* "Önce Halep'e, ardından Şam'a giren Yavuz Sultan Selim, Suriye'de Memlük dönemindeki idarî yapıyı değiştirmedi."

* "Mısır seferinden dönüşünde yeniden Şam'a gelen Yavuz Sultan Selim, Muhyiddin İbnü'l-Arabî Camii ve Türbesi'nin yapımını tamamlattığı gibi Mısır'da direniş devam ederken itaat arz eden ve Gazze, Safed, Kudüs, Kerek, Nablus'tan oluşan sancak beyliği görevine getirilen eski Memlük nâiblerinden Canbirdi Gazâlî'yi 15 Şubat 1518'de de Şam beylerbeyiliğine tayin etti."

* "Suriye'de Osmanlı yönetiminin bu dönemde iki temel amacı vardı. Birincisi iç güvenliği sağlayarak iktisadî ve ticarî hayatın normal seyrinde sürmesini, ikincisi, bölgenin dinî ve ticarî hayatı açısından çok önemli olan hac kervanının düzenli biçimde Haremeyn'e gidiş ve dönüşünü temin etmekti."