Düğünlerde "israfat kanunu!"
Yaz aylarındayız...
Düğünlerin, nişanların, kına törenlerinin, izdivaçların yoğunlaştığı aylar, yaz ayları...
Ekonomik sıkıntılar, aile kavramını ifsad eden çalışmalar, misyonerlik faaliyetleri vd., gençlerin yuva kurmaları önünde bir engel, elbette.
Ama bu sıkıntıyı bir şekilde gideren ve evlilik yolunda adım atan gençler ve ailelere, bir kanunu hatırlatmak istiyoruz.
Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşunun ilk aylarında çıkarılan bir kanundan bahsetmek istiyoruz...
Kanunun adı, "Düğünlerde Men'i İsrafat Kanunu". Maddelerine gelince;
* Birinci madde: Düğünlerde alelıtlak cihaz teşhiri, cihazın açıktan nakli, erkek tarafından iki kattan fazla elbise ihdası, düğün günlerine münhasır olmak üzere bir günden ziyade çalgı çaldırılması ve ziyafet verilmesi, nişan, çevre merasimi ile ağırlık ve hedaya itası ve köçek oynatılması gibi israfat memnudur.
* İkinci madde: Her livanın mecalisi umumiyesi işbu kanun ile kavanini saire ahkâmına mugayir olmamak şartiyle mahallî ve idarî talimatnameler tanzimine ve gerek ona müstenit tedabirin hükümet marifetiyle tatbikini takibe mecburdur.
* Üçüncü madde: İş bu mevat ve talimatnameler hilâfında hareket edenler mahallî belediyelerine ait olmak üzere elliden yüz liraya kadar cezayi nakdî ita veya bir aydan altı aya kadar hapis ile mücazat olunurlar."
Kanun böyle devam ediyor, toplam 8 maddelik bir yasa.
***
Kanunun özeti şu;
* Düğünlerde aşırı harcama, lükse kaçma, şatafat, gösteriş, dünürler arasında aşırı talep, abartılı törenler... yasaktır.
* Bu yasaklara uymayanlar para ve hapis cezası ile cezalandırılır.
* Kanunun çıktığı tarih; 25 Teşrinisani 1336...
* Bu tarih, Miladi 1920 tarihine denk geliyor.
Şunu da hatırlatalım hemen;
* İsrafat Kanunu, Turgut Özal'ın başbakanlığı döneminde yürürlükten kaldırıldı.
***
Günümüzde aşırı lüks, aşırı harcama yapılan, gösterişe ve şatafata, israfa kaçan düğünleri gördükçe...
* "İsrafat Kanunu yürürlükte kalsaydı, keşke!" diyenlerimiz var mı, acaba
* Düğünlerimiz, nişanlarımız, kına törenlerimiz daha bir mütevazı olsa daha mı iyi olur, acaba
Peki ya sizce
BANA NE AMERİKA'DAN!
(20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı anısına...)
Zulüm vardı, kan ve gözyaşı vardı, Müslümanlar sahipsizdi, garipti.
Tüm bunları durdurmaya mü'minler azim ve imân gücüne sahipti.
***
Kıbrıs'ımızı elimizden alan bütün emperyalist güçler birleşti.
Yirmi Temmuz bin dokuz yüz yetmiş dörtte beklenen büyük fetih gerçekleşti.
***
Önce İnönü, Mersin'den kaldırdı, ne yazık ki gemiler geri geldi!
Demirel de bir kez denedi ama ABD tepkisi umudu deldi.
***
Bu soykırım zirveye ulaşmıştı, Rum güçler meydanı boş bulmuştu!
Kilise çanları coşkuyla çalıyor, camiler bomboş ve mahzun olmuştu!
***
Birden güzel bir adam çıktı meydana, haykırdı âleme içten ve candan!
Bilin ki "Bana ne Amerika'dan" duyun ki "Bana ne Amerika'dan!"
***
Büyük mücadele yerden ve gökten canlarını Allâh'a adayanlar.
"Yapamazsın!" diyenler mahcup oldu, bu zorlu çıkartmayı kınayanlar!
***
Yılmayan, korkmayan askerlerimiz hepsi mütevekkil ve mücâhitti!
Beşparmak Dağları'nda açılan yol ve görünmeyen ordular şâhitti!
***
Hala Sultan'ımız orda medfun, yeğenlerini dört gözle bekliyor!
Rauf Denktaş ve bütün Kıbrıslılar "Hocamıza hep minnettarız!" diyor!
***
Cumhuriyet tarihimizde yalnız bu gâlibiyetle toprak kazandık!
Kıbrıs fâtihi kardeşlerimizi nûr, şühedâmızı rahmetle andık!
***
Kuzey Kıbrıs Devleti emanettir, aslâ satılmaz, katiyen verilmez!
Gâzilerimiz dâvâcı olur, haklarını bize helâl etmez!
***
Bugün heyhât ki ihânet başladı, satıldı arsalar, bağlar, bahçeler!
Arz-ı Mev'ud aşkına Siyonistler Kıbrıs'ımızı mesken edindiler!
***
Erbakan Hocamız! Şehitlerimiz! Affedin bizi! Sahip çıkamadık!
Öyle bir bataklığa saplandık ki toprağımızı bile koruyamadık!
***
Millî Görüş iktidarında Kıbrıs özgür günlerine geri dönecek!
Yeni fetihlerle, yeni umutlarla bir gün elbet tarih tekerrür edecek!