Cami tuvaleti 20 TL olur mu
Bu sorudan da öte...
Bu sorudan da önce şu soruyu sormak gerekmiyor mu
Cami tuvaleti hiç paralı olur mu, cami tuvaleti paralı olmalı mı
Çok çarpıcı bir örnekten bahsetmek istiyorum ama yazının sonunda...
Öncelikle konuyla ilgili bazı genel değerlendirmelerde bulunmak isterim;
Adam namaz kılacak ya da yoldan geçen bir derviş...
Ya da hiç namazla abdestle alakası olmayan biri...
Ya da bir çocuk...
Tuvalete ihtiyacı oldu...
En yakınında da bir cami var.
Büyük ya da küçük ihtiyacını giderecek, sonrasında da Allah'ın (CC) evinde ibadetini yapacak.
Parası yoksa, "Sen giremezsin arkadaş! Paran yoksa caminin tuvaletini kullanamazsın mı diyeceksin!"
Merhum yazarımız Mehmed Şevket Eygi, hayatı boyunca bir hususa hep karşı çıktı ve de köşesinde bu hususu sürekli dile getirdi.
O da şu idi; cami tuvaletlerinin paralı olması.
Bir yazısında şunları zikretti, merhum;
"Güneydoğu Anadolu'da tarihi bir mekândayım. Tepeden etraftaki dağları, ovaları seyrediyorum. Elli metre kadar ötede tarihi bir cami var. Önünde abdest alma yeri ve tuvaleti Sayıyorum Türkçe ve İngilizce tam yedi adet WC reklâmı WC WC Men Women
Camiler kutsal mekânlardır. Böyle yerlere çirkin, zevksiz, âdi, bayağı, utanç verici levhalar asılmamalıdır.
Oradan biraz öteye gidiyoruz. Büyük ve tarihi bir cami Tuvaletine uğruyorum. İçerisi tertemiz. Ağır bir parfüm kokusu Abdest lavabolarının üzerinde bir yazı "Beş senedir zam yapmadık Yola devam" (Tuvalet ücreti 75 kuruş) yazılı. Bizi gezdiren muhterem zatın korumasına bu yazıyı gösteriyorum. Gülüyor.
Vakıflar mı ilgilenir, Diyanet mi, kim ilgilenecekse camilerdeki bu rezil, iğrenç, pis WC levhalarını kaldırtmalıdır.
İstanbul'da birçok tarihi caminin WC'leri bir endüstri, bir darphane haline gelmiştir.
Vakıflar buraları ihale ile veriyormuş.
Kamil isminde bir okuyucum mektup göndermiş. Cami derneği şadırvanları tamir ettirmiş, abdest alanlardan da para istiyormuş. Eskiden sadece tuvaletleri kullananlardan para alınırdı, bu da yeni çıktı.
Cami derneklerinin ana vazifeleri içinde, şadırvan ve hela hizmeti diye bir vazife yoktur."
Şimdi bahsedeceğim ilgili konuya gelince;
Tevfikiye Camii... Teşvikiye değil, Tevfikiye Camii.
İstanbul'un Beşiktaş ilçesi, Arnavutköy semti sahil yolunda yer alan, Osmanlı döneminden kalma tarihi hoş bir cami.
"Arnavutköy Camii" ve "Akıntı Burnu Camii" olarak da bilinmekte.
Mülkiyeti Vakıflar İdaresine ait.
Sultan II. Mahmud, camiyi oğlu Şehzade Tevfik adına yaptırdı.
Mimarı bilinmemekte. Yapımına 1832 yılında başlanan cami, 1838 yılında ibadete açıldı.
Geniş bir avlu içerisinde dikdörtgen planlı, kâgir duvarlı, ahşap çatılı, tek minareli, dört giriş kapısı olan cami toplam 3.499 metrekare alana sahip.
İç alanı 287 metrekare.
Tek şerefeli minaresi kesme taştan.
Geçen bir okurum aradı; "Adnan Bey, ArnavutköyTevfikiye Camii tuvaletine giriş 20 TL. Bir cami tuvaleti paralı olur mu, bu kadar da olur mu" diye yakındı.
Fotoğraflarını da çekip gönderdi.
Kimseyi töhmet altında bırakmak istemem ama bir yetkili de kalkıp "Böyle yapmasanız iyi olur" demeli!
Beşiktaş Müftlüğü mü, İstanbul Müftülüğü mü, artık kim yetkili ve ilgili ise...
MİLLÎ GAZETEM
Ümmeti şefkatle kucaklayan bir annedir.
Çocuklarına kol kanat germede bir babadır.
Kardeşlerini tehlikelere karşı korumakta bir ağabeydir.
Yere düştüğünde elbiseni temizleyen abladır.
Milli ve manevi değerlerini öğretmede bir okuldur.
Her işinde ahlakı öncelemeyi tavsiye eden bir tarikattır.
Hakikati haykırmakta bir şeriattır.
Ümmetin kanayan yarasını anlatan aşktır.
Emperyalizmin korkulu rüyası, Siyonizm'in kâbusudur.
Muhafazakârların çözemediği bulmacadır.
İslam Birliği yolunda uğranacak ilk handır.
Manevi kirlerimizden temizleyen hamamdır.
Okumayanın dünyevî ve uhrevî saadeti kaçıracağı servettir.
Sen benim için bir gazeteden öte sevdamsın.
Mücadele azmimsin.
Bitmeyen cihadım, medeniyet tasavvurumsun.
Ümmeti aydınlatmak için 12 Ocak 1972'te doğan Erbakan Hocamın emanetisin.
Millî Görüş'ün ikinci evladısın.