Yine bir tasarruf

Kaçıncısı olduğunu bilmediğimiz bir "kamuda tasarruf paketi" daha törenlerle hizmete girdi.

Önceki paketler ne kadar işe yaradı, ne ara yürürlükten kalktı da tekrar bir israf dönemi başladı ve yine yeni bir tasarruf paketine ihtiyaç duyuldu, bilmiyoruz.

Bu seferki tedbirler belediye seçimlerinin tamamlanmasını müteakip olarak başlayıp, en yakın seçim zamanına kadar devam edecekmiş.

Efendim, bu tedbir paketinin 3 yıllık süre içerisinde 100 milyar TL kadar bir kazanç hedefi varmış. Kabaca bir yıllık tasarruf miktarına 33 milyar dersek, -sadece geçen sene, 1.37 trilyon liralık bir bütçe açığımız olmuş- yıllık bütçe açığının kırkta birini anca karşılayabilir, o da tam uygulanabilirse...

Anlaşılan, tedbirler bütçe açıklarına sebep olan temel israf noktalarına temas etmeyecek; örtülü ödenekler, itibar meselesi edilen israflar, büyük zenginlerin affedilen vergi borçları, KÖİ denilen sistemle müteahhitlere aktarılan ve her sene katlanarak devam eden ödemeler tam gaz devam edecek. Tasarrufun yükünü, her zamanki gibi sıradan vatandaş sırtlayacak. Haberi duyduğumuzda ister istemez Dede Efendi gibi şarkıya başladık:

"Yine bir tasarruf paketi sardı bu gündemi.

Şimşek, gonca fem, okudu bir gazel.

Ateşîn tedbirleri yaktı bu ömrümü..

Bin oda, bin araba, duruyor pek güzel..

Görmedim hiçbir ülkede böyle bir itibar..

Böyle kasır, böyle köşk, pek büyük bir filo..

Vatandaşın bağrını üzmeye kemer sıkar.

El aman! El mi yaman...

Sandıkta göreceğiz bir güzel."

Her ne kadar "Artık çok ciddi davranacağız, bu sefer kesin olarak büyüğünden küçüğüne herkes tasarruf edecek" deseler de korkarım ki yalancı çoban hikayesindeki gibi, bu sözlere inananların sayısı oldukça azalmış durumda. Çoban demişken, akla bir kurt hikayesi geldi:

Ömrünün ahir zamanlarına yaklaştığını hisseden bir kurt, kendi kendine demiş ki: "22 yaşımı devirdim, bu kadar yaşayan kurt az olur. İyisi mi, hacca gidip tövbe edeyim."

İnek, koyun, keçi ve ceylan gibi, ömrü boyunca kendilerini yiyerek beslendiği hayvanların hepsini bir meydana toplayıp hac niyetini açıklamış. "Hakkınızı helal edin, artık benden size hiçbir zarar gelmeyecek, hiçbir hayvanı yemeyeceğim" demiş.

Kurdun sözlerini temkinle karşılayan hayvanlar, kendisine inanmasalar da fikrini değiştirmesinden korktukları için alkışlamaya başlamışlar ve onu güzel sözlerle teşvik etmişler. Hiç olmazsa, tövbesini bozana kadar rahat bir nefes alacaklarını düşünmüşler.

Kurt Mekke'ye doğru yola koyulmuş. İki gün boyunca hiçbir şey yemeden yürümüş ancak yaşlılığın ve açlığın tesiriyle takatten düşmüş. Şeytanın da telkiniyle kendi kendine söylenmeye başlamış: "Yahu, senin deden mi hacca gitti, baban mı hacı oldu Senin neyine hacca gitmek Daha oraya ulaşmadan açlıktan ölecek seviyeye geldin."