Yeterodoks Ekonomi

Büyüleyen gözleriyle, ııl ııl, yeil yeil bakan ve partisine sevdalanmış yüreklere damla damla akan Nebati bakan, karanfiller gibi renkli, bülbüller gibi ahenkli, neş'eli, sevinçli, zevkli bir şekilde nağme nağme şakıyorken, bir anda söylem değiştirdi.Önceleri, kahvehanede konuşan dayıların kullandığı dilden çok farklı olmayan sözler sarf ediyordu, kendisine rakam ve veri sorulunca gözlerindeki ışıltıyla cevap vermeye çalışıyordu. Doları nasıl indirdiklerini anlatırken kıpır kıpır olduğundan bahsediyordu. İş dünyası ve para çevrelerini etkilemek, "bu işten anlıyorum" demek için olsa gerek, tam olarak şöyle dedi: "Biz, ortodoks politikaları bir tarafa koyduk. Artık heterodoks politikalar var. Bunu yaparken de eklektik olmayı, ülkenin gerçeklerine, iç dinamiklerine uygun bir şekilde maliye ve para politikalarını da birlikte yürüterek, bütçe disiplininden taviz vermemek koşuluyla yolumuza devam edeceğiz." Politikaları ne kadar heterodoks olur bilmiyorum, ama ekonomi yönetiminde bazı paradokslara imza attıkları kesin. Faize karşı olduklarını söyleyip Merkez Bankası'nın politika faizlerini düşürdüler, ama hazinenin borçlanma faizi, bankaların mevduat faizleri, konut-taşıt-ihtiyaç kredilerinin faizleri, kısaca diğer bütün faizler yükseldi. Halk, millet, fakir edebiyatı yaptılar, milletten topladıkları parayla doldurdukları kesenin ağzını bankalara, bankada parasını faize yatıranlara açtılar. Faizlerin kur farkını hazine ödeyecekmiş, eli bol, nasıl olsa buna fetva verecek cübbeli bol... "Yüksek kur iyidir, ihracatımız artar, döviz girişi olur" dediler, "biz bilerek yükseltiyoruz, bundan sonra böyle, Çin gibi olacağız" dediler. Afrika paraları dahil bütün para birimleri karşısında TL değer kaybetti. Dengesiz ve öngörülemez şekilde seyreden kurlar, fiyatların da anlık değişimine sebep olur. Böyle durumlarda insanlar, fiyatı daha da yükselmeden, alabiliyorsa ihtiyaçtan fazlasını almaya çalışır. Satıcılar da maliyetlerin ani yükselmesi ile baş edebilmek için satmakta acele etmez. Bu da mal ve hizmet piyasası için kaos demektir. Market-pazar fiyatları alıp başını gidince, kerameti kendinden menkul bir mevduat (faiz deyince kızıyorlar) sistemi getirerek ateşi söndürmeye çalıştılar. Bankaların, piyasaların ve döviz bürolarının kapalı olduğu saatlerde "biz bir şey yapmadık, vatandaş rekor seviyede döviz bozdu" dediler. Halbuki, o günlerde, vatandaşların döviz hesaplarındaki varlıkların arttığı ve merkez rezervlerinin mum gibi eridiği, Merkez Bankası ve BDDK verileriyle ortaya çıktı. "Faiz sebeptir, enflasyon sonuçtur" dediler, aylar önce faizi düşürdükleri halde kendilerinin ölçtükleri enflasyon bile günden güne artıyor. Üretici fiyat endeksi 90 artarken, bu artış tüketici fiyatlarına 36 yansıyormuş. Yıllardır açıklanan rakamlar bu minvalde. ÜFE, TÜFE'nin en az iki katı! Hadi, bir ay için doğru olduğunu farz edelim. Normalde üretici, ayakta kalabilmek için maliyet farkını fiyata tatbik eder ve muhakkak bir sonraki ay tüketici fiyatları katmerlenerek artar. Don Kişot gibi zincir marketlere savaş açtılar, fırsatçılıkla ve fahiş fiyat uygulamakla suçladılar. Marketlerin hepsi birden fahiş fiyatlarla satış yapıyorsa, resmî enflasyon nasıl böyle güdük kalmayı başarıyor Enflasyon böyle düşükse fiyatların fahiş olduğuna nasıl kanaat getirildi Dolar, 9'dan 18'e fırladığında sade vatandaşın dolarla ne işi olur diyenler, 18'den 13'e inmesinin zaferini kutluyor. Benzin, mazot, doğal gaz, elektrik gibi bütün üretim taşıma depolama maliyetlerini logaritmik olarak arttıran maliyetler zamlandı,