Yeni Sanalyasa

Cafcaflı işlere bayılıyoruz; süslü kutular içerisinde uzatılan hediyelere, renkleri canlı ve parlak olan eşyalara ve yeni kılıfıyla sunulan herşeye...

Bunu keşfeden siyaset de halkın nazarını muhtevadan çok ambalaja yönlendirir, hasiyetle ilgilenmez hissiyatı öne çıkarır. Popüler ifadeyle "algıları yönetmeye" ehemmiyet verir. İçine koyacak adaleti olmadan koca koca adliye sarayları inşa eder. Dışı süslü binalarla eğitim meselesini çözdüğüne inandırır. Güçlü ve pahalı makam araçlarını art arda yollarda dizerek itibar kazandığını düşünür.

3259 tesisin aynı anda açılışını dev törenlerle kutlar, sayıyı ne kadar büyütürse o kadar iyi. O tesislerin nerede olduğunu kimse sormayacak nasıl olsa. Toprak üzerine on metrekarelik beton döker, hastane temeli olduğunu iddia eder. Fabrika temelini arabasının bagajında taşıyıp her gittiği şehirde bir temel atanları bile varmış diyorlar.

Siyasetçilerin ziyareti öncesinde şehirdeki çimler yeşile boyanır. Yeşil olması gereken futbol stadının çimlerini bile boyayan var. Beyaz renkli formasıyla yere düşen futbolcular oldu da, öyle anladık. Zevahir kurtulsun da, varsın içinde cevahir olmasın. "Lübbü bulmayan, kışır ile meşgul olur. Hakikati tanımayan, hayalâta sapar. Sırat-ı müstakîmi göremeyen, ifrat ve tefrite düşer. Muvazenesiz ve mizansız olan çok aldanır, aldatır" kaidesini tasdik eder.

Şimdilerde, yeni anayasa çağrıları yapıp duruyorlar. "Yeni" sihirli kelimesi ile dillendirilince halkımız teveccüh edecek diye düşünülüyor olmalı. Defalarca değiştirilen, bazı kısımları tamamen kaldırılan mevcut anayasanın hangi hükümleri, hangi işleri yapmaya nasıl engel oluyor, o anlatılsa bari... Kendi eliyle koyduğu kanunu uygulamayan, AYM kararlarını ve AİHM kararlarını hiçe sayan birinin ayağına anayasanın dolandığı söylenebilir mi

George Orwell'in Hayvan Çiftliği hikayesinde, hayvanlar içerisinde yaşadıkları çiftliği ele geçirip insanları kovarlar. Yedi emirden oluşan bir nevi anayasayı duvara asarlar. Ne var ki, yedi emir levhasını yazan hayvanlar haricinde kimse okuma yazma bilmez. Yönetimi elinde bulunduran domuzlar da bu durumdan yararlanarak kanunları kafalarına göre değiştirirler ve kimse itiraz edemez. "Bütün hayvanlar eşittir" maddesi zamanla "Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar daha eşittir" haline dönüşür. Hiç bir hayvanın yataklarda yatmayacağı hususunda kanun olmasına rağmen insan yataklarında yatan domuzlara itiraz edilince, ilgili maddenin "çarşaflı yataklara" dair olduğunu ve çarşafları kaldırarak yattıklarını iddia ederler.