Bir gece ansızın dönebiliriz

İnsanlara yaranmak mümkün değil. Ne yaparsan yap, ne söylersen söyle, tenkit edecek bir yönünü bulurlar. Milletin ağzı, afedersin, torba değil ki büzesin...

Geçenlerde gürültü yapan bir komşuyla ağız dalaşına girmiştik. Ne demiştik o günlerde: "Bir gece ansızın gelebiliriz!" Sen misin bunu diyen, diplomasi bilmemekle suçladılar, kahvehane ağzıyla konuştuğumuzu ve külhanbeyi edasıyla komşuluk ilişkilerini yürüttüğümüzü iddia ettiler.

Şimdi aynı komşuya ziyarete gittik, yine laf edenler var. Neymiş, o lafı söyledikten sonra nasıl yüzyüze bakabiliyormuşuz... Yahu, biz o lafı sokaktaki serserilere ve teröristlere demiş olamaz mıyız Hem, komşu Miçotakis'lik yapsa bile, küslük olmaz.

Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, her an her şey olabilir. Top yuvarlaktır, maç da doksan dakikadır. Biz, içinde bulunduğumuz dakika menftaatimize taalluk eden ne varsa onu söyleriz. O gün onu söylemek icap ediyorsa demek ki, söylemişizdir. Bugün istediğimiz kıvama gelmiş olmaları bizim suçumuz mu Felaket tellallarımız istediği kadar dam üstündeki saksağanları işaret etsin, komşumuz "gel vize bazı bazı" diye el sallıyor. Bu el geri çevrilir mi hiç

Vaktiyle bir Amerikan vatandaşını tutuklamıştık. ABD'ye "al papazı, ver papazı" dedik. Adamlardan ses çıkmadı. Sonradan öğrendik ki o adam papaz değil rahipmiş, hemen serbest bıraktık. Neden, çünkü bizim pazarlığımız papaz üzerindendi. Öyle de sözümüzün eriyizdir.

Sonra, bir Alman gazeteci vardı hapse attığımız. "Bu fakir görevde olduğu sürece bu Alman içeriden çıkmayacak" dedik. İsminin Deniz olduğunu öğrenince şaşırdık. Yahu, Deniz diye Alman olur mu Alman olsa Denis falan olması gerekmez miydi Üstelik soyadı da Yücel'miş. Onu da duyunca Türk olduğuna kanaat getirdik, hemen gönderdik memleketine. Alman olsa hayatta çıkamazdı, söyleyeyim.

Sisi gibi darbecinin olduğu sofraya oturmayız dedik, oturmadık. Adamı görmezden geldik, ülkesini kaale almadık. Duyduk ki nedamet getirmiş, illa görüşelim diye tutturuyor. O kadar sene geçti aradan, demokrasiyi falan öğrenmiştir herhalde. Küslüğü uzatmanın manası yok, birbirimize muhtacız sonuçta. El sıkıştık, dostluğu geliştireceğiz.

İsveç'in NATO üyeliğini onaylama hususunda çantada keklik olmadığımızı ve birtakım şartlarımız olduğunu söyledik. Geldiğimiz noktada, biz üyeliklerini onaylamış olsak da onlar şartları yerine getirmemiş olabilirler. Bu onların ayıbıdır, bizim değil.