Futbol aklı

Futbol bizim için öğün oldu. Sabah, öğle ve akşam her zaman her yerde onunla yatıp kalkıyoruz neredeyse. Bizim eksik sistemin en çok gelişmesini isteyenlerden oldum. Her yerde doğrunun mücadelesini verdim. Güzel ve çağdaş futbol oynayan gençlere teknik direktörlük yaptım. Eserlerimin sadece bir tanesine sahip olmak isteyen çok oldu. Kulüp ismine bakmadım. Oyuncunun kimliğine değil yeteneğine önem verdim. Sürekli bunun zor olmadığını, gelişmesi için fiyakalı değil gerçekçi yanıyla ilgilendim. Kadın, erkek farketmedi benim için. Futbolcu ve teknik yönetici olarak çalışma, öğrenme, beceri gelişimine sabır gösterdim. Birçok meslektaşım maddi yanı için seçim yaparken ben pazarlık için dahi mücadele vermedim. Amaç ülkemin çok sevdiği futbolu kendine has özellikleriyle bu alanda özlem ve ilgi duyduğu yere gelmesiydi. Bu anlamda rakibin neler yaptığını, yapacağını çözmek şarttı. EMEKLERİMİZ UNUTULDU Üç büyüklerin yenilmez olduğu süreçlerde, onlara görev yapacak imkân dışında sahada kendi önemsiz sayılan kadrolarım ve gençlerimle dersler verdim. Yani merak edilen soru şu oldu: Özelliğim. İnsan ve öğrenci eğitim ile yönetimi dışında futbolun bir taktik, güçle oynanan doğrusu çok olan oyun değil toplumun beğenisi, ilgisi olduğunu ispata çalıştım. Bana nerede değer verildiyse en güçlü anda müdahale edildi. Oysa olay çok basit iki ana gerçekte düğümleniyor. Doğru zamanda, doğru insanlarla, doğru işler yapmak ve çalışmak. Piyasayı kaptırdık artık. Para büyüdü aracıların eline geçti futbol. İşin içine başka şeyler de girince bizim ülke gerçeğimize verdiğimiz üstün emekler unutuldu.GENÇLERLE, SİZLERLE