Ulaşım; sosyal devlet anlayışının, iktisadın ve hatta medeniyet tasavvurunun tam merkezindedir. Çünkü hayat, ulaşınca başlar.
Bugün ulaştırma yatırımlarının üretime yansımalarını 3 temel katkı ekseninde ele alacağız. Nitekim iktisatta ulaştırma; görünmeyen üretim girdisidir.
Birinci katkı, lojistik maliyetlerini düşürme etkisidir. Deniz, kara, hava ve demiryolları; taşıma süresini ve belirsizliği azaltarak üretim verimliliğini artırır. Güvenli, konforlu, kaliteli ulaşım alternatifleri; yakıt ve zaman tasarrufu, kazaların azalması, tedarik zincirinin planlamaya uygun gerçekleşmesi gibi birçok avantaj sağlar. Üretim yerinden tüketim yerine gitmek üzere yola çıkacak ürünün ulaştırma varyantları ne kadar çeşitliyse, lojistik maliyeti de o nispette azalır.
İkinci katkı, yatırım çekme imkanıdır. Bir ülkenin veya bölgenin ulaştırma altyapısı zayıfsa üretim yereldir; ulaştırma altyapısı güçlü ise üretim bölgeselden küresele açılır. Bir sanayi havzası, limana, demiryolu ağına veya otoyola bağlandığı anda yatırım cazibesinin odağı olur. Zira sermaye, yolu olan yere gider. Bu, tarihte de böyledir. İpek Yolu bir ticaret güzergahı olduğu kadar bir üretim ağıdır da.
Üçüncü katkı, arz-talep zincirinin sekteye uğramaksızın işlemesidir. Üretime katılım, pazara erişimle mümkündür. Üretim artışı, fiziksel dolaşım genişlemeden sürdürülemez. Üretim bantlarından inen ürünlerin depolarda geçirdiği süre, bahse mevzu zincirin aksamasına neden olmaktadır. Buna ek olarak üreticiye yansıyan depolama, yani stok maliyeti ürün fiyatlarındaki dalgalanmaya zemin hazırlamaktadır. Hızlı üretim, hızlı lojistik imkanıyla desteklenmedikçe; öngörülen verimlilik tam potansiyeline kavuşamaz.
Bu üç temel katkıyı gözeterek hayata geçirdiğimiz ulaşım yatırımlarıyla, şehirlerimizin trafik yükünü azaltırken, lojistik ağlarımızı da şehir içi araç trafiğinden arındırdık. Hizmete açtığımız çevre yolları bunun en belirgin örnekleridir. Çevre yolları ile şehirler arası araç trafiği şehirlerin dışına çıkarıldı. Yapımı devam eden ve planlanan çevre yolları imalatları da bu açıdan oldukça önemlidir.
Son yıllarda küresel üretim ve tedarik zincirinin tüm dünyada sorun haline geldiği bir atmosferde; 2020 yılında hizmete açtığımız ve içinde Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün de bulunduğu 400 km uzunluğundaki Kuzey Marmara Otoyolu, dünyanın havayolu merkezi İstanbul Havalimanı, içinde Osmangazi Köprüsü'nün bulunduğu Gebze-İzmir Otoyolu, kıtaları yeraltından birleştiren Marmaray, Avrupa'nın en uzun tüneli Zigana Tüneli gibi projeler başta olmak üzere, ulaştırma yatırımlarımız sayesinde ülkemizin dünyanın üretim ve lojistik üssü haline geldiğine şahitlik ediyoruz.

3