Türk siyasetinde 122 yıllık kutuplaşma süreci

Türk siyaseti yaklaşık 122 yıldır iki kutuplu bir siyasi bloklaşma üzerinden devam ediyor.

İktidar ve muhalefet bloklarında yer alan partiler, merkez ve çevreyi oluşturan kadrolar, siyasetçiler, siyasi partiler değişiyor ama bu iki bloklu siyasi yaklaşım değişmiyor.

Bahsettiğim bu blokları liberal meşrutiyetçilik ile millî meşrutiyetçilik oluşturuyor.

Kısaca değinmek gerekirse Prens Sabahaddin Bey'in bir asır evvel Teşebbüs-i Şahsi ve Adem-i Merkeziyetçilik olarak doktrine ettiği liberal meşrutiyetçilik batıcılığı savunur, evrensel demokrasi ve hukuk normlarını özel teşebbüsü, serbest piyasa ekonomisini ve birey özgürlüğünü, yerel yönetimlerin güçlendirilmesini, azınlık haklarını esas alır.

Liberal meşrutiyetçiliğin karşısında yer alan millî meşrutiyetçilik ise batıcılığı, demokrasi ve hukuk normlarını esastan değil usulden benimser. Yani ihtiyacına göre bu değerleri askıya almakta sakınca görmez. Millî meşrutiyetçilik birey özgürlüğünü değil, toplum ve devleti esas alır, merkezî otoritenin güçlenmesini ve üniter yapıyı savunur. Militaristtir, millî ve manevi değerlere bağlıdır.

Türk siyasi tarihine bakıldığında millî meşrutiyetçilik sırasıyla İttihad ve Terakki Cemiyeti, CHP (1923-1964 ve 1992-2015), AP (1973-1980) tarafından temsil edildiğini, askerî darbe ve vesayet dönemlerinde de millî meşrutiyetçi fikirlerin savunulduğunu söyleyebiliriz.

Millî meşrutiyetçiliğin Türk siyasi tarihinde genel olarak merkezi temsil ettiğini de hatırlatalım.

Millî meşrutiyetçiliğin karşısında yer alan ve çevreyi temsil eden liberal meşrutiyetçilik ise sırasıyla Teşebbüs-i Şahsi ve Adem-i Merkeziyetçilik Cemiyeti, Ahrar Fırkası, Hürriyet ve İtilaf Fırkası, çok kısa ömürlü SCF, DP, CHP'nin Orta'nın Solu dönemi (1964-1980), AP'nin ilk dönemi (1965-1971), ANAP ile temsil edildiğini söyleyebiliriz.

Ak Parti iktidarının ilk döneminde (2002-2016) liberal meşrutiyetçi çizgiyi, 2016'dan sonra ise millî meşrutiyetçi çizgiyi benimsediğini söyleyebiliriz.