Türk Milliyetçiliğinin iktidar olma kodları!

Dünyada ve Türkiye'den yükselen milliyetçi dalga ile birlikte son dönemde Türkiye'de milliyetçi yeni siyasi partiler kuruldu.

Türkiye için gerekli olan bu partiler, Türk milliyetçilik tarihi, Anadolu sosyolojisi, milliyetçiliğin düşünce kodları gibi temel değerlerden uzak olduğu için, iktidar ile ana muhalefet arasında sıkışıp kalan toplum için, 3'ncü yolun temsilcisi olarak toplumsal tepkiyi bünyelerine tahvil edemiyor, Anadolu insanının ruhuna dokunup oylarını alamıyor.

Saman alevi gibi parlayıp sönen, belirli bir skalayı geçemeyen bu siyasi partilerin en büyük problemi ise Türk milliyetçiliğinin temel kodlarından biri olan Toplumcu-Halkçı ilkesini uygulayamamak...

Kemalizm'in iki büyük teorisyeni olan Ziya Gökalp ve Yusuf Akçura'dan Nihal Atsız'a, Anadoluculuğun iki büyük teorisyeni Nurettin Topçu ve Remzi Oğuz Arık'tan Alpaslan Türkeş'e, Türk milliyetçiliğini teorize eden bütün mütefekkirler Türk milliyetçiliğinin toplumcu-halkçı olması konusunda hassas davranıp, çalışmalarında bu ilkenin altını çizerek önemini belirtmişler. Yusuf Akçura, Türk Yurdu'ndaki yazılarında Türk milliyetçiliğinin toplumcu-halkçı bir çizgide olması gerektiğini izah eder. Feodalizm'in yanı sıra feodalizm'in muhafazakar versiyonu olan tarikat ve cemaatlerle mücadele edilmesi gerektiğini belirtir.

Akçura bu toplumcu-halkçı çizgiyi kendi şahsi hayatında bile o kadar içselleştirir ki, hem milletvekili hem üniversitede profesör hem de Türk Tarih Kurumu'nda başkan olduğu halde 1935 yılında üniversite'deki mesaisine giderken bir tren istasyonunda hayatını kaybeder. Merhum bugün hayatta olsaydı muhtemelen çakarlı şöforlü araç kullanmak yerine toplu taşıma aracı kullanırdı.

Ziya gökalp ise hem Türkleşmek İslamlaşmak, Muasırlaşmak adlı eserinde hem de Türkçülüğün Esasları eserinde ferdi hürriyeti sınırlı tutarak Türk milliyetçiliğinin devletçi ve toplumcu olması gerektiğini ifade eder. Gökalp de Akçura gibi feodalizme savaş açar.

Turancılığın önemli temsilcilerinden Atsız da hem kendi hayatında hem çalışmalarında Türk milliyetçiliğinin toplumcu-halkçı karakterini ön plana çıkarır, toprak reformundan bahseder, kooperatifçiliğe dayanan tarımı savunur, öğretmenlik mesleğinin tamamen kamulaştırılması gerektiğini söyler. 1940 yılında kaleme aldığı ve çok ses getiren Dalkavuklar Gecesi adlı eserinde saraya dayanan burjuvazi ve bürokrat zihniyetini eleştirir.

Anadoluculuğun iki büyük teorisyeni Remzi Oğuz Arık ise 1952 yılında DP'den istifa edip yeni kurduğu partiye "Türkiye Köylü Partisi" adını verir. Kalkınmanın köyden topraktan ve tarımdan başlaması gerektiğini ifade eder. TKP parti programında toplumcu-halkçı milliyetçilik kavramını uzunca işler. Nurettin Topçu ise toplumcu halkçı milliyetçilik anlayışını o kadar yoğun işler ki, yazılarında İslami sosyalizm, milliyetçi solculuk gibi kavramlar kullandığı için sol sapmayla suçlanıp milliyetçi camiadan tasfiye edilir ve yalnızlık içinde hayatını kaybeder.