Daha birkaç ay önce 4 Nisan'da Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeniden çözüm sürecine dair yaptığı bir değerlendirmede şu ifadeleri kullanmıştı:
"Şu anda bu terörsüz Türkiye'yle ilgili süreç planladığımız şekilde yürümekte, herhangi bir sıkıntı söz konusu değil. Gelişmeler her geçen gün ülkemizin ve bölgemizin lehine."
Ancak Cumhur İttifakı ortağı ve süreci bizzat teröristbaşı Öcalan'ı TBMM'ye davet ederek başlatan Devlet Bahçeli'nin geçtiğimiz hafta yaptığı bir açıklama ile:
"27 Şubat 2025 tarihinde PKK'nın kurucu önderi tarafından yapılan 'Barış ve Demokratik Toplum' çağrısı, bölücü terör örgütünün bütün bileşenleri için bağlayıcı mahiyettedir. PKK'lı teröristlerin kademe kademe SDG/YPG'ye katılıp katılmadığı henüz tam berraklaşmayan bir muamma olarak önümüzdedir. SDG/YPG'nin Suriye yönetimi ile imzaladığı mutabakat zaptına riayet ve gereğini harfiyen yapması, aksi halde Ankara ile Şam'ın ortak iradesiyle askeri müdahalenin kaçınılmaz hale geleceği herkesçe bilinmelidir."
sözleriyle askeri müdahale uyarısında bulunması, çözüm sürecinin sonlanmakta olduğu tartışmalarını da beraberinde getirdi.
Yeni açılım sürecine dair kamuoyunda oluşturulmak istenilen algıya rağmen ortada PKK'nın odun ateşinde kazanda silah dipçiği ve palaska yakma şovundan başka henüz hiçbir somut sonuç yok!
Bu gelişmeler hem Ak Parti hem MHP tabanında seçmen nezdinde giderek şiddetlenen bir tepkiye neden olurken, artık Ak Parti kulislerinde sürecin sonlandırılacağı iddiaları açıkça dile getirilmeye başlandı.
Kulis bilgilerine göre MHP "infaz yasasının bir an önce yapılmasını" isterken, Ak Parti kitlesel silah bırakma gerçekleşmeden yasal düzenleme yapılmasına yanaşmıyor.
Terörist elebaşılardan Mustafa Karasu geçtiğimiz hafta örgüte ait bir televizyon kanalında, "Devlet Bahçeli açıklama yaptı: 'Gelsin Meclis'e, örgütü fethetsin' dedi. 'Umut hakkı uygulansın' dedi. Bu bir taahhüttür. Bu, hükümetin taahhüdüdür." sözleriyle değerlendirmesini yaptıktan sonra "Biz şunu söylüyoruz: Önder Apo özgür çalışır hale gelmeden, aktif rol oynamadan, müzakereci olmadan bizim hareket olarak yapacağımız hiçbir şey yoktur, kalmamıştır. Partiyi feshettik, silahlı mücadeleyi durdurduk ve irademizi göstermek için de Bese arkadaş öncülüğünde silahlar yakıldı. Bizim yapacağımız bu kadardır. Bundan öte kimse bizden, örgütten bir şey beklemesin." sözleriyle adeta sürece nokta koymuş oldu.
Bir başka terörist elebaşı Sözdar Avesta ise, "Komisyonun görevi de kanun hazırlamaktır. Komisyonun ilk kanunu, Reber Apo'nun özgürlüğünün sağlanması için olmalıdır. Reber Apo'nun koşulları derhal düzeltilmeli, 'umut hakkı' tanınmalı ve fiziki özgürlüğü sağlanmalıdır. Bunun dışında süreci başarıya, sonuca ulaştıracak hiçbir şey ne bizi tatmin eder ne de halkımızı." sözleriyle adeta komisyona 'görev' verdi.
Göründüğü kadarıyla süreç kilitlenmiş bulunuyor. PKK artık yasal düzenlemeler olmadan hiçbir adım atmayacağını söylerken, hükümet ise önce adım atılmasını sonra düzenlemelerin çıkarılacağını söylüyor.
Kilitli süreçte, kısmi ilerlemeyi sağlayan yalnızca yeni çözüm sürecinin mimarı olan MHP'nin çabaları oluyor. Ama MHP'nin Ak Parti'ye rağmen gösterdiği çabaların Cumhur İttifakı ortaklığında giderek büyüyen bir soruna dönüştüğü de gözlemleniyor.
Kısaca, kulislerde, "MHP geri adım atmazsa ve sert çıkışlar yapmaya devam ederse çatlak büyüyebilir" yorumları yapılıyor. Ancak MHP'nin hiç de geri adım atacağı yok.