Cumhur İttifakı'nın "Asrın açıklaması" olarak allayıp pulladığı, terörist başı Öcalan tarafından yapılan şartlı silah bırakma ateşkes açıklaması geçtiğimiz günlerde yapıldı. Yazımızı yayına hazırladığımız sırada PKK, terörist başı Öcalan'ın silah bırakma çağrısına uyacağını açıkladı.
PKK tarihini ve geçtiğimiz süreçleri bilmeyenler tarafından kısmen heyecan ve coşkuyla karşılanan bu hiç de sürpriz olmayan gelişmeler gerçekte ne anlama geliyor
Bebek katili terör örgütünün bugüne kadar 1993, 1995, 1998, 1999, 2006, 2009 ve 2013 yıllarında tam 7 kez ateşkes ilan ederek eylemsizlik kararı aldığını, bugün PKK'nın ateşkesini heyecanla karşılayanlar çabuk unutmuşa benziyor. Bu, PKK'nın 8. ateşkesi, silah bırakması olacak.
İyi ama bu kez terör örgütü PKK kendisini lağvediyor' diyecek olanlar varsa onlar da yanılıyor. Çünkü terör örgütü PKK, 21 Mart 2013'te de yine önce "silah bırakma" kararı almış, ardından da kendisini feshederek KADEK adını, daha sonra da isim değiştirerek Kongra-Gel adını almıştı. Ama sonrasında "silahlı mücadeleyi doğuran koşullar ortadan kaldırılmadı" deyip yeniden terör faaliyetlerine koyulmuş, bebek, öğretmen, yaşlı, genç, doktor, din adamı, masum sivil vatandaşları katletmiş, yüzlerce asker ve polisimizi şehit etmişti.
Peki, bu kez diğer 7 ateşkes ilanından farklı ne var Cevap çok basit, hiçbir şey... Kaldı ki PKK'nın bu 8. ateşkesi koşulsuz bir ateşkes değil, şarta bağlı! PKK'nın terörist başı Öcalan'ın yapmış olduğu ateşkes çağrısının kabulüne dair yaptığı açıklamada ileri sürdüğü şart, Öcalan'ın çağrısının duyurulduğu basın açıklamasında, Sırrı Süreyya Önder'in açıklama metni dışına çıkarak son dakikada eklediği o "şüphesiz pratikte silahların bırakılması ve PKK'nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutunun tanınmasını gerektirir" ifadelerinde saklı.
Terörist başı Öcalan'ın şartı olan "demokratik siyaset ve hukuki boyut"un ne anlama geldiğini, geçtiğimiz haftalarda yayınlamış olduğumuz "Onursuz Öcalan ve PKK'nın onurlu barış arayışı!" başlıklı yazımızda ayrıntıları ile açıklığa kavuşturmuştuk.
Tüm kadroları ile yaklaşık 50.000 kişilik bir terör örgütü olan PKK'nın aynı zamanda Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan "Organize Suç Tehdidi Değerlendirmesi" raporlarında, sadece eroin kaçakçılığından yılda 100 milyon dolar civarında para kazandığını, PKK'nın uyuşturucu ticaretinden başka insan ticareti, kara para aklama ve kaçakçılık gibi diğer yasa dışı suç faaliyetleriyle bir sektör olduğunu göz ardı etmemek gerek.
Öte yandan, PKK'nın Öcalan'ın İmralı'ya hapsedilmesinden sonra yöneticileri olan Murat Karayılan, Cemil Bayık ve Duran Kalkan'ın, PKK'nın geçmiş ateşkesler sonrasında takındıkları tavır, bugün PKK'nın kendisini gerçekten lağvedip etmeyeceğine ilişkin de bir fikir veriyor.
Bu arada, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'in "PKK, YPG, PYD hangi isimle olursa olsun tüm uzantılarıyla terör örgütü kendini feshetmeli" açıklamasının ardından PYDYPG'nin, terörist başı Öcalan'ın silah bırakma çağrısının muhatabı olmadıklarını açıklaması, gerçekten güya "önce Barış Sonra Çözüm" sürecinin daha şimdiden başarısızlığa mecbur olduğunu ortaya koymaya yetiyor.
Türkiye'nin ara vermeksizin sürdürdüğü askeri operasyonlarla ciddi darbeler alan örgüt, daha önceki ateşkeslerde de her keresinde, Türkiye'nin askeri operasyonlarını durdurmasını fırsata çevirmiş, yaralı ve hasta militanlarının tedavisini sağlamış, lojistik imkanlarını güçlendirmiş, moral ve güç toplamış, sonrasında terör faaliyetlerine yine kaldığı yerden devam etmişti. Bu kez de sürecin aynı şekilde şekillenmeyeceğinin hiçbir güvencesi yok!

32