14 Temmuz ve 4 Ağustos tarihlerinde DEM Parti İmralı Heyeti imzasıyla yapılan iki ayrı ısrarlı açıklama ile, "İmralı Heyetinden ya da Sayın Öcalan ile görüşen aile ve avukatlarından gelmeyen, resmi bir zemine dayanmayan hiçbir belge, not ya da bilgiye itibar edilmemelidir." uyarısına rağmen, geçtiğimiz hafta 10 Eylül'de, bebek katili, teröristbaşı Öcalan ile İmralı Heyeti arasında yapıldığı iddia edilen, "Rojava Üzerine Görüşme Notları" başlıklı bir görüşme notu, özellikle kuruluş tarihleri eski bazı PKK'lı Telegram gruplarında ve X'te PKK'ya yakın bazı hesaplarda yayınlandı.
İleri sürüldüğü şekliyle görüşme notlarında, Öcalan aynen şu ifadeleri kullanıyordu: "Peki, silah ne zaman bırakılır Yasalar çıkarılınca ve Anayasa'da Ahmet Şara 'yeriniz budur' dediğinde bu yapılır. İlham Ahmet bunu anlamalı ve bunu doğru aktarmalı. ISIL'i basite almamak gerekir. Koalisyon çıkarsa IŞİD Ortadoğu'yu istila eder. Bazı ahmaklar, ne olduğu belli olmayanlar Türkiye'de sürekli böyle bir şeyi söyleyip duruyor. SDG silah bırakacak deyip duruyorlar! Demokratik toplum anlayışımız faşizme karşı en etkili savunmadır. Türkiye'de bunu benden isteyemez, yoksa her şey biter!"
Cumhuriyet İttifakı iktidarı tarafından birbiri ardına yapılan övgüler ve verilen tavizlerle her geçen gün şımartıldıkça şımartılan teröristbaşının "her şey biter" tehdidi aslında hiç de yeni değil; ama anlaşılan yine yeniden çözüm sürecinin mimarı Bahçeli'nin yinelediği 'PYD/YPG, kısaca SDG'de' silah bıraksın çağrısına yeni bir yanıt.
8 Eylül'de Devlet Bahçeli, "PKK'nın kurucusu ve fesih kararı alan ve bunu örgütüne yaptıran tek inisiyatif sahibi kişi olarak Öcalan'ın yeni bir açıklamayla 27 Şubat çağrısının örgütün Suriye'deki kolu ve Avrupa'daki yapılanmasını da kapsadığını hatırlatması, bu çağrının yerine getirilmesi bu konudaki tartışmayı da bitirecektir." açıklaması yapmıştı.
Ancak çözüm sürecinin ağır ilerlediğinden yakınan ne DEM'den ne Öcalan'dan hâlâ ortada resmi bir açıklama yok! Oysa şimdiye dek adeta özel ofisinde, faks cihazının başındaymış gibi günlük gelişmelere hemen tepki veren bebek katilinden bir haftadır hiç ses çıkmadı.Öyle ki Öcalan'ın geride bıraktığımız hafta sonu, Suriye'deki bir çok Arap aşiret liderine mektup gönderdiği de ortaya çıktı ama gelin görün ki, Bahçeli'nin çağrısına hala dahi bir yanıt vermiş değil.
Kulislerde konuşulan ise: "Öcalan'ın iknaya çalışıldığı, hiç olmazsa 'ne şiş yansın, ne kebap' misali, sürecin başarılı bir sonuca gitmesi imkânsızlaşsa da, karşılıklı dengelerin korunarak, kazan-kazan ilkesi çerçevesinde süreçten her iki tarafın da şimdilik 'kazandığını sandığı gelişmeler' ile avunarak, süreci zamana yayacak ve yeniden bir deneme için tüm kapıları kapatmayacak 'suya sabuna dokunmayan' bir açıklama ve değerlendirme yapmasının sağlanması!"
Öcalan, 'ikna edilerek' istenilen açıklamayı yapacak mı, yoksa tıpkı geçen aylarda kardeşine açıklattırdığı gibi "Biz üzerimize düşen her şeyi yaptık, artık sıra devlette. Rojava'da Kürtler asla silah bırakamaz." görüşünde ısrar mı edecek
Aslında ilk çözüm sürecinde, "Suriye Muhalefeti bayrağını kullanmak kaydıyla PYD'nin Suriye muhalefetiyle birlikte hareket etmesine göz yumacağını, Esad rejimi yıkıldıktan sonra ileride muhalefetle birlikte çözüm olunca da Türkiye'nin itiraz etmeyeceği" değerlendirmesini açığa vurmuş bir anlayışın, bugün daha azıyla bile yetinmesi de olası. Yeter ki, "algıda yenilgi" olmasın!