Pat, satrançta bir oyuncunun oyun sırası geldiği hâlde kurallara uygun hiçbir hamle yapamadığı, ancak karşı taraf şah çekmediği için oyunu da kaybetmediği durumu ifade etmek için kullanılıyor. Satranç kurallarına göre, pat durumunda oyun beraberlikle sonuçlanıyor. Yine satranç karşılaşmalarında genellikle oyun sonunda, taş sayısı rakibinden az olan oyuncu oyunu kaybetmemek için "oyunu pata bırakma"nın yollarını arar.
Tıpkı MHP ve Ak Parti'nin önce ağız birliğiyle "Terörsüz Türkiye" adını verdiği, ama PKK'ya beğendiremediği için sonradan "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu" adını verdiği "Çıkmaz Komisyonu"nda olduğu gibi.
2013'te kurulan 'Toplumsal Barış Yollarının Araştırılması ve Çözüm Sürecinin Değerlendirilmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu' ile 2025'te kurulan "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu" arasındaki benzerlikleri ve işlevi bir arada değerlendirdiğimizde, aklımıza ilk gelen söz "tarih tekerrür ediyor" oluyor.
5 Ağustos'tan bugüne kadar yapılan 7 toplantının tutanakları TBMM'nin meclis internet sitesinde.
İlk 7 toplantının tutanakları incelendiğinde, bugüne kadar Cumhur İttifakı'nın kamuoyunda oluşturmaya çalıştığı algının aksine "sürecin hiç de planladığı gibi yürümediği" duraksamaksızın anlaşılıyor.
İlk yedi toplantının ikincisi her ne kadar basına kapalı olarak, İçişleri Bakanı, Milli Savunma Bakanı ve MİT Başkanı'nın yürüttükleri çalışmalar ve güncel gelişmeler hakkında verdiği bilgiler nedeniyle basına gizli oturum olarak yapıldıysa da diğer oturumların yayınlanan tutanaklarından havanda su dövüldüğü açıkça anlaşılıyor.
Ak Parti iktidarının çözüm süreçlerinde dünden bugüne kadar ki tavır ve kararları bir arada değerlendirildiğinde de hemen hiçbir şeyin değişmediği apaçık anlaşılıyor.
Özcesi, adına ne kadar yapıcı, güzel sözcükler koyulsa da temennilerle barış, kardeşlik ve huzur sağlamak olası değil.
İlk komisyon, "araştırılma ve değerlendirilme" amacıyla kurulmuş bir Meclis Araştırması Komisyonu idi. Şimdiki ise, sanki ilk komisyonun tespitleri üzerine kurulmuşçasına doğrudan Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu adıyla kuruldu! Ancak 7 toplantıya rağmen komisyon, davetlileri dinlemekten başka hiçbir sonuç ortaya koyamadı.
Komisyon toplantı tutanaklarına baktığımızda gördüğümüz; davetlileriyle, üyeleriyle, ünlü tarihçilerden ve siyasetçilerden alınmış veciz sözler; konuşma aralarına sıkıştırılmış şiirlerle süslenmiş, içi boş, birbirinin tekrarı, kalıp cümleler ile isteksiz katılımcıların sıkıcılığından bunaldığı toplantılar.
Toplantıda bugüne kadar tek ciddi ve somut tespit ve ifadeleri TBB Başkanı Erinç Sağkan dile getirdi. Komisyonun kurulmasını da sağlayan, Öcalan'ın 27 Şubat'ta yapmış olduğu açıklamadaki "PKK'nın kendini feshi, demokratik siyasetin ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir." şartına uygun ayrıntılı bir listeyi Komisyona sunan, Erinç Sağkan, Barolar Birliği'nin "4 akut problem" olarak tespit ettiği; keyfi tutuklamalar, ifade özgürlüğüne dönük ihlaller, bazı yargı kararlarının uygulanmaması ve kayyım uygulamalarını öncelikle sıraladı.
Sunulan önerilerden sadece, "Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanması, toplumsal barışın inşası için ifade özgürlüğü, halkın haber alma hakkı önündeki bir engel olarak erişim engellemesi sorunu, sansür yasasının yürürlükten kaldırılması, basın özgürlüğü önündeki kurumsal ve yasal engellerin kaldırılması, örgütlenme özgürlüğü önündeki kanun ve uygulamadan kaynaklı tüm engellerin kaldırılması" talepleri bile artık komisyonda adım atması sırası gelen Cumhur İttifakı'nı hiçbir hamle yapamaz hale getirdi. Şimdi Cumhur İttifakı, "oyunu kaybetmemek için pata bırakma"nın yollarını arıyor!