İmralı'da Öcalan'ın safahat dönemi...

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, güya PKK'nın feshedilmesini kararlaştırdığı kongrenin sonuç bildirgesini şu cümlelerle duyurmuştu:

"Demokratik toplum sürecinin geliştireni olan Önder Apo'nun esareti son bulmalıdır. Çünkü Önder Apo özgür olursa ancak bu süreç gelişebilir ve amacına ulaşabilir. Aksi durumda mevcut koşulları sürdürerek daha fazla ilerlemek mümkün değildir."

Yani PKK'nın gerçek anlamda silah bırakmasının ilk şartı, "Öcalan'ın özgürlüğü"!

Öcalan, 9 Mayıs tarihli manifesto'sunda yer verdiği şiirinde şu satırlarla "özgürlüğü" arzuladığını ifade ediyordu:

"Sık sık kendime hatırlattığım bir şey var;

Kendi köyüme gitsem

Bulutlara özgürce bakacağım,

Çocukluğumda yürüdüğüm bütün yollara

Güzel bir özgürlük yürüyüşüyle karşılık vereceğim.

Bütün o indiğim derelere,

Kokusunu aldığım topraklara daha özgür bakıp koklayacağım,

Ne kadar heyecan verici!

Ve kadınlarla özgürce buluşmalar!

Bu mücadelenin karşılığı

Dünyaya özgürce bakmak…"

Ancak Cumhur İttifakı, henüz kamuoyunun ve seçmen kitlesinin Öcalan'ın tam olarak özgürlüğüne hazır olmadığını düşünüyor.

Zaten çözüm sürecinin başında, bir araştırma şirketine 10-14 Ocak 2025 tarihleri arasında 1800 katılımcıyla CATI yöntemiyle yaptırılan bir anketin sonuçları da kamuoyunun %86,4'ünün teröristbaşı Öcalan'ın ev hapsine çıkmasını istemediğini ortaya koyuyor. Ankette "Evet, Öcalan çıkmalı" diyenlerin oranı ise yalnızca %3,1. Geri kalanlar ise anketi cevaplamayanlar ya da fikri olmayanlar.

Cumhur İttifakı'nın kamuoyundan gizli şekilde, perde arkasında sürdürdüğü görüşmelerde aşılması gereken en büyük engel, hâlâ PKK'nın gerçek anlamda silah bırakmasının ilk şartı olan Öcalan'ın özgürlüğü!

Zaten kamuoyunda, yandaş yazarlar tarafından düzenli ve sistemli olarak Öcalan'ın kısmen serbest bırakılacağı, ancak İmralı'da yaşamını sürdüreceği bilgisi "kulis dedikoduları" olarak servis ediliyordu. Aynı yazarlar, Öcalan'ın "güvenlik koşulları" ve "bazı hassasiyetleri" nedeniyle aslında İmralı'dan çıkmak istemediğini de ileri sürüyor.

Ama asıl sorun, bulunan bu çözümü PKK'ya kabul ettirmekti! Sonunda PKK ile sürdürülen görüşmelerde ortak karara varıldı.

Öcalan'ın, çözüm sürecinin başlarında İmralı Cezaevi hücresinde değil, cezaevi kompleksi içerisinde; banyo, tuvalet, mutfak bulunan, bir oda ve salondan oluşan villa benzeri müstakil bir eve yerleştirildiğini gazetemiz Yeniçağ duyurmuştu.

Ancak şimdi Öcalan'ın, güya kendisini ziyarete gelecek gazeteci, akademisyen, siyasetçi gibi ziyaretçilerini de ağırlayabileceği; 3 oda, bir salon, 2 banyo ve bir mutfaktan oluşacak yeni bir ev ve hizmetlileri için ayrıca yatakhane ve yemekhane binası istediği konuşuluyor.

Öcalan'ın kendisine ait bir çalışma odası ve kütüphane ile bir toplantı odası talep ettiği, yeni evinin sınırsız internet bağlantısı, birkaç bilgisayar, yazıcı, televizyon başta olmak üzere güncel iletişim araçlarıyla donatılmasını istediği iddiaları da gündemde.

Çözüm sürecinde hızla yol almak isteyen Cumhur İttifakı'nın ise Öcalan'ın bu talebine sıcak baktığı, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü ile Ceza İşleri Genel Müdürlüğü aracılığıyla İmralı'da inşaatlara başlamak üzere çalışmalara koyulduğu ileri sürülüyor.