İki ateş arasındaki Sudan

Afrika kıtasının kadim İslam ülkelerinden Sudan, son günlerde, içine sürüklendiği insani krizle yeniden gündemde.

Sudan'ın merkezi ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri adını taşıyan askeri grup arasında 15 Nisan 2023 tarihinde patlak veren iç savaş, zaten fakruzaruret içinde yaşam mücadelesi veren Müslüman Sudan halkını hepten perişan etmiş durumda.

On binlerce insan iki ateş arasında kalarak can vermiş, bu can pazarında hâlâ yaşamayı başarabilen yüz binlerce Sudanlı, evlerini yurtlarını terk etmiş, hayatta kalabilme umuduyla yollara dökülmüş, mülteci konumuna düşmüş durumdalar.

Peki bunca eziyet, bunca zulüm ne için Cevap açık ve net, Sudanlı birkaç yerli harami ve uşaklıklarını yaptıkları küresel baronlar şatafatlı saltanatlarını rahatça sürdürebilsin diye.

2024 sayımına göre 50,4 milyon nüfusa sahip olan Sudan'ın yüzde 90'ı Müslüman. Dünyanın en verimli yer altı kaynaklarına sahip ülkelerinden biri olarak gösteriliyor Sudan, petrol ve özellikle altın yönünden oldukça bereketli. Daha da farklı değerli madenler Allah'ın bir lütfu olarak sunulmuş İslam toprağı Sudan'a. Sadece yer altı zenginliği mi; hayır. Su kaynakları da aynı şekilde... Kızıldeniz'in ve Nil Nehri'nin nimetlerinden boylu boyunca faydalanan, limanlarıyla uluslararası ticaretin göbeğinde kendine değerli bir konum edinen Sudan, birçok Afrika ülkesinin hayallerini süsleyen nice zenginliklere sahip.

Bunca zenginlik ne yazık ki Müslüman ahalinin hiçbir işine yaramıyor, küresel kan emiciler ve yerli baronlar Sudan'ın kaynaklarını sömürmeye devam ediyor.

Küresel emperyalistler, Sudan'ın zenginliklerine göz dikmişken, içerideki iş birlikçiler ise bunlara karşı izzetli bir duruş sergilemek yerine adeta "gelin bizi kullanın, en çok parayı veren bizi istediği gibi kullanabilir" mesajı veriyor.

2021 yılında imzalanan İsrail'le normalleşme anlaşması, bu kullanılmışlığın bir göstergesi. Donald Trump'ın teşvikleriyle İsrail'e karşı verilen tavizler ardı ardına geldi ve Sudan, İsrail için artık tehdit olmaktan çıkarılmış oldu. Bu sürecin ana aktörlerinden biri de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el Burhan'dı. Burhan'ın ABD-İsrail cephesine yaptığı jestler karşılıksız kalmayacaktı, Trump yönetimi Sudan üzerindeki ambargo ve yaptırımları kaldırma sözü verdi. Sudan terörizme destek veren ülkeler sınıfından çıkarıldı, Dünya Bankası'na olan borçlarının önemli oranda silindiği açıklandı, Batı'dan yüklü miktarda krediler alan Sudan'ın iş birlikçi idaresi İsrail'le normalleşme işinden kârlı çıkacağını zannetmişti ama işler hiç de planladıkları gibi olmadı.

İsrail'le normalleşme Sudan'a ne ekonomik refah ne de siyasal istikrar getirdi. Fotoğrafın bütününe baktığımızda "Abraham Anlaşması" Sudan için bir kazanım değil, tam aksine bir kayıp süreci oldu.