Bugünlerde Orta Doğu siyasetinin en önemli gündem maddelerinden biri de İsrail'le mücadele eden silahlı güçleri "silahsızlandırma" girişimi.
İsrail'in çıkarlarını korumak için bütün imkânlarını seferber eden ABD Başkanı Donald Trump, özel çalışma ekibiyle Orta Doğu genelinde iki stratejik çalışma üzerine yoğunlaşmış durumda. Bunlardan birisi, yeni ülkeler dâhil etmek suretiyle "Abraham Anlaşmaları"nın çerçevesini genişletmek, bir diğeri de İsrail'e tehdit oluşturan güçlerin silahlarını ellerinden alma çalışmaları.
İsrail'den aferin alabilmek için canla başla çalışan ABD yönetimi, Filistin İslami Direniş Hareketi HAMAS'ı ve Lübnan Hizbullah'ını silahsızlandırmaya odaklanmış durumda.
Bunlar, bir devlet statüsüne sahip olmayan direniş örgütleri... ABD-İsrail şer ittifakı, bu noktada iddiasını daha da ileriye taşıyarak yüzyılların devlet tecrübesine sahip bir ülkeye, İran'a dâhi silahsızlandırma dayatmasında bulunuyor.
Evanjelist ve Siyonist zihniyetin birleşiminden oluşan bozguncular ittifakı özetle şunları demeye getiriyor: "İran'ın nükleer silah üretmemesi için elimizden gelen bütün şiddeti uygulayacağız. HAMAS'ın insansız hava araçları mı olurmuş Balistik füze kullanmak Hizbullah'ın neyine!"
Kendilerini layık gördükleri hiçbir şeye, "Ben Müslümanlardanım" diyen hiç kimsenin, hiçbir grubun, örgütün ve devletin sahip olmasını istemiyorlar, İsrail'in saldırganlığına karşı çıkan hiçbir oluşumun zerre miktarı da olsa güçlenmesini kabullenemiyorlar.
Tek gayeleri var; o da İsrail denilen terör oluşumunun, bütün dünyayı yakmak, yıkmak, bütün insanlığı yok etmek pahasına, sonsuza kadar güven içinde varlığını devam ettirmesi.
İsrail'in, tüm Orta Doğu'yu yerle bir etmeye yetecek gelişmiş nükleer silahlarını görmezden gelenler, İran'ın meşru müdafaa ölçüsünde nükleer silah üretme girişimine karşı ortalığı ayağa kaldırıyorlar.
Gazze'de F-35'lerle yapılan devasa katliamları görmezden gelenler, HAMAS'ın Gazze'yi savunmak için kullandığı derme çatma İHA'ları olağanüstü güvenlik meselesi hâline getiriyorlar.
İsrail'in Gazze'deki vahşi soykırımının artık tamamen kontrolden çıktığı bugünlerde HAMAS, silah bırakmaya ve Gazze'nin yönetiminden uzaklaştırılmaya davet ediliyor. Sanki Gazze'de 61 bin insanı katleden HAMAS'mış gibi bir algı oluşturup İsrail'in soykırımcı imajını temize çıkarmaya çalışıyorlar. Hadi Batı ülkelerini anlarız da ne hazindir ki, çok sayıda İslam ülkesi de bu çağrılara katılım gösteriyor.
İnsanlar evlerinde, çadırlarında, ekmek kuyruklarında vahşice öldürülüyor, çocuklar açlıktan vefat ediyor, hastalar ilaçsızlıktan kırılıyor, milyonlarca Gazzeli başka ülkelere zorunlu tehcir edilmeye çalışılıyor. Bunca terörün olduğu yerde, Gazze'de, tek meseleyi HAMAS'ın silah bırakmasına indirgemek vicdansızlığın en âlâsı olsa gerek.