Abdurrahman Dilipak

Yeni Akit

Keyfine bak!

Keyfe keder işlerden uzak durmak mı gerekiyor, yoksa keyif verici maddelerden mi uzak durmak gerekiyor! Bilmem biliyor musunuz, ilk dönemlerde kakao "keyif verici maddeler" kategorisindeydi. Artık şarap içiyor insanlar sarhoş olmuyorlar. Bira artık çocukların içtiği bir içecek. "Mütrefinler"den olduk, refah ve haz peşinde koşuyoruz. "Keyfinize bakı

Köle efendisini doğurunca!

"Kıyametin alametlerinden biri de köle kadınların efendilerini doğurmaları olduğu" vurgulanmıştır. (Buharî, Tefsiru Sureti 31,2). Geçmişte bu konu şöyle açıklandı: Bu anne babaların çocuklarının kölesi olmaları, onlardan azar işitmeleri, annenin hizmetkar, çocuğu ise efendi konumuna yükselmiş olması, ahlaki zaaf, ensest ilişkilere işaret edilmiştir

Tarih tekerrür etmesin diye

Şaire göre "Tarih tekerrür etmesin diye ders almak gerek". Yoksa gider, yine "akılsızca" aynı çukura düşeriz. Şeytan tuzaklarını hep güncellediği, bilim ve teknoloji, media gibi unsurları da kullanarak; DeepFake, artırılmış gerçeklerle geldiği için, özü bir olsa da aynı hilesini yeni bir ambalajla sunmaya devam ediyor aslında. Özü sabit kalsa da, s

Tarih tekerrür eder mi!

Benzerlikler ayniyet ifade etmez. Aynı nehirde 2 kez yıkanamayacağınız gibi, tarih de tekerrür etmez. Nasıl insanların her biri parmak uçları gibi farklı ise, her günün de kendine özel, o günü diğer günlerden ayıran, alamet-i farikası olan bir yanı vardır. Irak'ı Saddam'a teslim eden kimdi ve Irak halkını Saddam'dan kim kurtardı. ABD'nin kucağına K

"Kazanmak" mı dediniz!

Neyi kazanmak istiyorsunuz, alınıp satılan bir şey mi istediğiniz. Mal, mülk değilse; şan, şeref, makam, mevki mi! Bunlara ulaşamayınca kaybetmiş mi oluyorsunuz Peki, bunlar ne kadar değerli olursa olsun, bunları vererek daha değerli bir şey almak istemez misiniz! Mesela candan daha değerli ne var ki.. Konforlu, keyifli, sağlıklı, rahat ve uzun ömü

Trollere uyarı

Ne tarih, ne hal ve ne de gelecek davası Allah'ın rızası dışında ise onda hayat yoktur. Zira zulm ile abad olunmaz. Hiç kimse hiçbir hadisatın sebeblerini bütünü ile bilmesi mümkün değildir. Kanaat oluşturacak kadar bilinen şey ise, sadece varılan neticenin esbabı ile sınırlıdır. Emin olmadığımız hakkında sahih bilgilere sahip olmadığımız ya da bil

"Fetva yokuşu"

"Fetva Yokuşu" Durali Yılmaz (Prof. Dr.)'ın bir romanının adı. Yılmaz benim 70'li yıllarda tanıştığımız bir kardeşim. Sözkonusu roman ilk baskısını 1978'de yapmış.. Roman 16.YY'daki toplumsal değişimi bir "cellat taşı"nın ağzından anlatıyor. Zaman içinde bazı müesseselerin nasıl bozulduğuna dikkat çeken roman, adını Süleymaniye'deki "Fetvahane"nin

"Adil şahidler olmak!"

Allah bizi, mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir. Kaderimizden başka bir kader yok. Rızgımızdan az ya da çok yemeyeceğiz, ecelimizden önce ya da sonra ölmeyeceğiz. Şu gelirse şöyle olurmuş, bu gelirse böyle olurmuş. Şu giderse şöyle olurmuş, bu giderse böyle olurmuş. İnanmayın, kan

Kazakistan'da ne oluyor

Orta Asya'da bir ülke: Kazakistan! Bu ülkeyi ne kadar tanıyoruz Haritaya bakınca insanın morali bozuluyor. "Adaletin bu mu dünya" diyeceği geliyor. "Bu taksimi kurt yapmaz, kuzulara şah olsa".. Uygar batının insanlığa armağanıdır(!) bu harita. Kurdukları uluslararası düzenin sonucu şekillenen dünya bu. Bu dünyayı gerçekleştirmek için 2 dünya savaşı

Partilerin üye ve seçmen profili

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kayıtlarına göre,faaliyette olan 120 partiden 91'inde 14 milyon 777 bin 588 üye yer alıyor. Yani ortalama 15 milyon parti üyesi var. Bugün 60 milyon seçmenin varlığından söz edildiğine göre, 4 seçmenden biri parti üyesi, nasıl oluyorsa. Ha, bu arada oy kullanan seçmen sayısı 50 milyon civarında. Bir aile 3 kişi d