Yerel seçimler ve Ak Parti

Ak Parti'nin yerel siyasette nasıl bir sonuçla karşılaşabileceği üzerinde analiz yapmadan önce, kendisiyle benzerlikler arz eden ANAP'lı yıllara götürmek istiyorum sizleri.

Anavatan Partisi Turgut Özal liderliğinde 1983 yılında iktidara geldiğinde henüz 14 yaşında bir çocuktum. Vesayetçi, baskıcı ve totaliter düzenden bunalan insanlar, darbeci Kenan Evren'in tehdit diline rağmen Turgut Özal'ı tercih etmiş ve Anavatan Partisini tek başına iktidara getirmiştir.

1983-1989 yılları arasındabaşbakanlıkgörevinde bulunan Özal, aynı zamanda Cumhuriyet döneminde doğan ilk sivil Cumhurbaşkanıdır. Merhum Özal'dan önce görev yapan cumhurbaşkanlarının hepsi asker kökenlidir. Özal da tıpkı Atatürk gibi görevi başındayken vefat etmiştir.

Özal'ı ve geliştirdiği siyaset manifestosunu şöyle tanımlamak mümkün: Kalkınmışlık, devlet geleneği ve hoşgörü..Bir de "demokrasi ve sivil siyaset"..

Özalın siyasetinin temel doktrini 4 eğilimdi: Liberal sağ, Kemalist sol, muhafazakarlık ve milliyetçilik. Kemalist solu hariç tutarsanız, Ak Parti'nin birçok yönüyle ANAP' a benzediğini söyleyebiliriz. 12 Eylül 1980 darbesinin en büyük özelliği, Türkiye'nin demokratik, siyasi ve toplumsal hayatını sil baştan dizayn etmeyi amaçlamasıydı. Evren, demokrasiyi kör ve topal haline getirdi. Halkta büyük karşılığı olan ( Süleyman Demirel, Alparslan Türkeş, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan) siyasetçilere ömür boyu siyaset yasağı getirdi.

Özal, cuntacılarla işbirliği içerisinde hareket etmişse de, Batıdan icazetli iktidarında, serbest piyasa ekonomisi ve demokratikleşmeden yana bir siyasetçiydi.

Özal'ın en büyük hatası 1987 referandumu olmuştur. Kendisi sivil bir siyasetçi olduğu halde, darbecilerin siyasetçilere koyduğu yasağı devam ettirmekten yanaydı. Referandumda Özal ve partisi ANAP, hayır kampanyası yürüttü. Yine de çok az bir farkla evet tercihi kazandı ve siyasi yasaklar kalktı.

AK Parti'ye gelecek olursak..Yerel seçimlerde metropol kentlerin yeniden kazanılması, iktidar için çok önemlidir.

Hele hele İstanbul, Ankara ve İzmir gibi kentleri muhalefetin elinden alırsa, Erdoğan'ın zaferi tartışılmaz olur.

Niye böyle söylüyorum

AK Parti'den önceki döneminde, tencere teorisinin devirmeyeceği bir iktidar yoktu. Yani evde kazan kaynamaz, işler kesatsa ve piyasa da bozuksa, tencere iktidarı alaşağı ederdi.

Lakin tüm olumsuzluk ve pahalılığa rağmen bu teori Erdoğan ve AK Parti'ye işlemedi.

Millet, her şeye rağmen Erdoğan'a güvendiğini gösterdi.

Dolayısıyla Erdoğan'ın ilk kez Hatay'da belediye başkanının iktidar partisinden olmaması durumunda o şehre hizmet gelmeyeceğini söylediğinde hiç şaşırmadım. Bu cümleler bir gaf sonucu sarf edilmiş olamazdı.

Öteden beri biliriz ki, reel politik gereği, iktidar belediyelerine yardım fazla yapılır. Hangi parti iktidarda olursa olsun bu gerçeklik değişmez.