Trump Erdoğan görüşmesinin arka planı

Trump Erdoğan görüşmesinin arka planı

ABDULLAH ŞANLIDAĞ

Donald Trump ile Recep Tayyip Erdoğan arasında gerçekleştirilen görüşmeler, bölgesel jeopolitik dengelerde, Türkiye ABD ilişkilerinde ve Ortadoğu'daki çatışma alanlarının (özellikle Suriye ve Gazze) geleceğinde önemli dönemeçler oluşturma potansiyeline sahip.

Erdoğan, Ak Parti'nin ilk kurulduğu yıllarda dahi Doğu ve Batı'yı adımlarken, geleceğin güçlü bir lideri olacağının sinyalini vermişti.

Medyaya yansıdığı kadarıyla, bu görüşmeyi değerlendirmeye çalışalım.

Güç dengesi teorisi:

Türkiye, NATO üyesi olmasına rağmen son yıllarda hem Rusya hem ABD ile ilişkisinde daha bağımsız ve çokayaklı bir strateji izliyor.

Trump da aynı şekilde ABD'den bağımsız bir politika yürütüyor.

Türkiye'nin Ortadoğu'daki etkisi, hem kültürel/dinî bağlar hem de jeopolitik konumu nedeniyle bölgesel aktörler arasında yeniden değerlendiriliyor. İnsan hakları ve uluslararası hukuk normları, özellikle savaş hukukuna ilişkin normlar, uluslararası kamuoyunun ve Türkiye gibi ülkelerin itibar yönetimi için önem taşımakta. İşte tam da bu noktada Erdoğan'ın, hem Rusya-Ukrayna savaşında, hem Suriye sürecinde ve hem de Gazze'ye yönelik arabulucu diplomasi trafiği önem arz etmektedir.

Trump nezdinde ABD'nin Türkiye'ye Duyduğu Stratejik İhtiyaç, Erdoğan üzerinden mi gerçekleşiyor

Türkiye'nin, özellikle Suriye sahasında hem sınır güvenliği hem Kürt meseleleri bağlamında önemli bir aktör olması, Trump'ın "Türkiye söz konusu olunca anahtar ülkelerden biri ve Erdoğan, bölgede güçlü lider" ifadesi bu ihtiyacı göstermekte.

Türkiye'nin Rusya'dan enerji ithalatı, LNG ve diğer çeşit işbirlikleri, ABD için önemli pazarlık (leverage) konusu. Türkiye'nin iç ve dış politikasını çok önemsiyorum. Hem bölgesel aktör olarak imajını güçlendirme metriği hem de iç siyasette milliyetçi ve dış politika başarıları üzerinden destek toplaması da çok önemli. Suriye politikası, mülteci politikası ve Kürt meselesi gibi alanlarda ABD ile anlaşma sağlayarak askeri ve diplomatik baskıyı azaltma arzusu da elbette önemli.

ABD'nin Türkiye'den Övgüyle Bahsetmesinin Sebepleri

Diplomatik ihtiyaç: Trump yönetimi, Türkiye ile bazı anlaşmazlıkları (S-400 hava savunma sistemi, Kürtlerle ilişkiler, enerji ithalatı) kısmen geçiştirerek ya da yeniden müzakere ederek, bölgedeki istikrarı sağlamayı hedefliyor. Türkiye'nin hem NATO üyesi olması hem Rusya ile Türkiye'nin ilişkisinin ABD'nin jeostratejik hedefleriyle çakışan/çatışan yönleri olması sebebiyle "iyi ilişkide tutulması" gereken bir ülke olarak görülüyor. ABD'nin Türkiye'ye davranışını, hem Trump açısından, hem de Erdoğan'ın küresel liderlik açısından değerlendirmek daha sağlıklı olacaktır.

Trump cephesinden şunları söyleyebiliriz. Algı yönetimi ve lider imajı: Hem ABD içinde hem uluslararası arenada "Türkiye ile daha sağlıklı ilişkiler kuruluyor" izlenimi verme ihtiyacı. Erdoğan ve Türkiye açısından ise; Türkiye de bu tür söylemleri kullanarak hem bölgesel aktör olarak hem de küresel arenada "barışçı/dengeleyici" vasfını vurgulamak istiyor.ABD'nin Doğu Suriye'deki SDF (özellikle YPG) ile ilişkisi, Türkiye'nin uzun süredir rahatsızlık duyduğu bir konu. Türkiye'nin sınır güvenliği sebebiyle, YPG konusunda ABD'nin ve YPG'ye destek veren ülkelerin, Suriye'de demokrasinin tüm kurumlarıyla oturmasına ve bölgedeki terör yapılanmalarının sonlandırılmasına destek vermeleri gerekiyor. Temennimiz odur ki, görüşmelerden çıkan sonuçlara göre ABD, Türkiye'nin bu endişelerini daha çok dikkate alır ve Türkiye'nin güvenlik kuşağı oluşturma arzusu daha güçlü şekilde masaya yatırılır.