Terörsüz Türkiye
ABDULLAH ŞANLIDAĞ
Kürt sorununun çözümü ve sınırlarımızda terör belasının bitmesi için elimizde iki tane büyük fırsat var. Bir tanesi Suriye'deki devrim, diğeri de çözüm süreci ile ilgili tekrar attığımız adımlar. Bunları eğer fırsata çevirmez isek tarihi sorumluluğumuzu yerine getirmemiş oluruz.
Hatırlanacağı üzere 2013 yılında başlattığımız Kürt sorununun çözümüne yönelik adımlar arasatta kalmış, çözüm süreci akamete uğratılmıştı. O tarihte ve bugün de aynı şekilde ulusalcı cephe gelişmelerden rahatsız. Oysa ki herkesin bu barış sürecine destek vermesi ve elini taşın altına koyması gerekiyor. Terörsüz Türkiye kavramı ile başlatılan ve gerçekte güç sorununun çözümünü de içeren bu önemli adım, şimdi ete kemiğe bürünüyor.
Sözde değil eylemde çok samimi, inkılabi bir dönüşüme ihtiyacımız var. Anadolu insanı yaklaşık 50 yıldır barışa, demokrasiye ve hepsinden de önemlisi adalete hasret. Yüreği yanık ana ve babalar, kaybettikleri evlatlarından dolayı, bir daha analar ağlamasın diye PKK terör örgütünün lağv edilmesine ve silahların bırakılmasına seviniyorlar. Ganimet kültüründen beslenen ve bu sorundan nemalanan ulusalcı çetelere fırsat vermemeliyiz. Şimdi onlar pusuda. Her iki kesim de retorikte doğruları savunup pratikte bunun altını dolduramaz ise, hiç kuşkusuz sonuç yine hüsran olur. Elbette ki kayıpların telafisini önlemek ve geçmişi geri döndürmenin imkanı yok. Lakin bunları dillendirerek, atılan samimi adımları baltalamaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Kürtler bu ülkenin çimentosudur. Çanakkale'de ve Milli Mücadele'de sırt sırta vererek, küffara karşı yek vücut olup birlikte savaştık.
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın şu sözlerini çok önemsiyorum: "Buradan herkesi, özellikle de muhalefet aktörlerini sükûnete davet ediyorum. Türkiye'nin kutuplaşmaya değil, iç cephesini güçlendirmeye ihtiyacı var. Bölgemizde ve dünyada tansiyon bu kadar yükselmişken, yangına körükle gitme yanlışından bir an önce dönülmesini tavsiye ediyorum."
Tabii bu önemli çağrıya öncelikle AK Parti hükümetinin ve tüm kadrolarının uyması gerekiyor. Bu aslında biraz da, "kızım sana söylüyorum ama gelinim anlasın" türünden seslendirilmiş bir mesaj olabilir. Zira kutuplaşmayı sadece muhalefet yapmıyor, zaman zaman iktidar da bu yanlışa düşebiliyor. Ben Erdoğan'ın bu çağrısını samimi ve içe yönelik bir özeleştiri olarak görüyorum. Kim ne anlıyorsa anlasın!