Suriye ve gönüllü geri dönüş

Suriye ve gönüllü geri dönüş

ABDULLAH ŞANLIDAĞ

Babası Hafız Esad öldüğünde, oğul Beşar Esad,demokrasi vaadiyle koltuğa oturmuştu. Batıyı görmüş bir göz doktoru olan Esad, sakın kişiliği ve dingin, vakur görüntüsü ile rejim muhaliflerini, aydınları, gazetecileri ve entelektüel camiayı ümitlendirmişti. Lakin hiçbir rejimin ilkeleri sınırsız demokrasiye geçit vermiyor. Piramidin alt katından üst katlara doğru çıkıldığında daralmanın, totaliterleşmenin başladığını hissedersiniz. Siyaset ve liderlik böyle bir şey.

Esad ailesi, arkasında 100 bin kayıp insanı, binlerce insanın yargısız infaz edildiği, kadınların tecavüze uğradığı Sednaya hapishanesini, toplu mezarları, 11 bin muhalifin sistematik işkence sonucu katledildiğini gösteren Ceaser raporu fotoğraflarını, yaklaşık 500 bin ölüyü, 12 milyon göçmeni bırakarak kaçtı. HTŞ'nin kontrolündeki Suriye'ye geri dönüşler sürüyor. Tabii bu gönüllü geri dönüş ve Suriye'de nasıl bir yönetim modelinin hakim olacağı konusu çok önemli. Yönetim modeli konusundaki düşüncelerimi daha önceki yazılarımda ifade ettim. Etnik ve dini açıdan zengin bir mozaiğe sahip olan Suriye'de istikrar, adalet ve hakkaniyete dayalı politik bir düzenin inşası kaçınılmazdır.

Bugün de gönüllü geri dönüş konusuna değinmek istiyorum. Suriyeli kardeşlerimizi 2011 yılından beri takip ediyorum. Suriye'nin yüzde 70'i Sünnidir.

Kalan nüfusun birazı Hristiyan, bir kısmı Nusayri, birazı da Dürzidir.

Suriyeli kardeşlerimizin ülkelerine geri dönüşleri konusunda medyanın köpürtmesine ve sırf muhabirlerin haber yapmış olmak için kurguya dayalı geri dönüş olayının pratikte çok bir gerçekliği ve karşılığı yok. Durun hele bir. Ülke yok olmuş, adamların mekanları ve iş yerleri yıkılmış, nereye gönderiyorsunuz hemen

Karşımızda 13 yıldır Türklerle aynı sokağı paylaşan, dostluklar inşa eden; tarlamızda, bağımızda, sanayimizde çalışan, kağıtlarımızı toplayan bir kitle var. BM'ye göre dünyaya dağılmış 6 milyona yakın Suriyeli mülteci var. Bu 6 milyonun 3 milyonu Türkiye'de yaşıyor. Suriye'yi yeniden imar ve inşa etmeden, hiç olmazsa bazı şartları olgunlaştırmadan, Suriyeli kardeşlerimizi göndermek doğru değildir.

Esad devrilir devrilmez hemen gündeme getirilen "sığınmacıların geri dönüşü" (gönderilmişti) meselesinde aceleci davranmamak gerekiyor. "Bu bir vicdan meselesidir" diyerek Suriyelileri topraklarında misafir eden AK Parti iktidarı, onların geri dönüşü konusunda da aynı hassasiyeti göstermelidir. Evini, işini, düzenini Türkiye'de kuran, çocuklarını burada büyüten ve başka bir yere dair gelecek tahayyülü olmayan Suriyeliler, hiç kuşkusuz şartlar iyileşir iyileşmez ülkelerine geri dönmek isteyeceklerdir. Geri dönüş veya gönüllü dönüşlerin planlamasının çok iyi yapılması gerekiyor. Önümüzde homojen bir kitle yok. İnsanların hayatları, işleri ve düzenleri farklı. Hayatın akışına uygun, esnek ve sık boğaz edilmeyen bir politika uygulanmalıdır. Mesela orda düzenini henüz kuramamış mülteciyi gönderme konusunda acele etmemeli. Burada kurmuş olduğu işini oraya taşıma konusunda yardımcı olmalıyız. Vasıflı ve kalifiye olanlar değerlendirilmelidir. Bugüne kadar Suriyelilerin varlığından rahatsız olan muhaliflerin bundan sonraki süreçte gündemi belirleme gibi bir hak ve selahiyetleri yoktur. Gündemi onların ayrımcı paylaşımları belirlememeli ve devlet de buna hassasiyet göstermelidir.