Neden bizim içimizden Mehmet Akif'ler çıkmıyor

19 ve 20. yüzyıldaki Müslüman entelektüellerin sorusu şuydu:

İslam dünyası neden geri kaldı

İki asırdır bu sualin çeperinde dolaşıp duruyoruz.

O günün ve asrın sorunsalında bu soru anlamlıydı ve sorulması gerekiyordu.

Yanlış cevaplarla 2 asır tükettik.

Geldiğimiz noktada hâlâ aynı soruyu sormanın bir mantığı yok.

21. Yüzyılın sorusu şu olmalı: Bizim küresel düzeyde moderniteye cevabımız ne olmalı İslam dünyasının bir şey olacağı yok.

Sadra şifa bir reçetemiz dahi yok.

Gazze'ye ilişkin, var mı bir çözüm öneriniz

Özgürlük, ahlak, adalet, izzet ve bir arada yaşama iradesinigerçekleştirebildik mi

Başta din algımız olmak üzere, Batı'dan devşirme ne kadar öğreti varsa terk etmek durumundayız.

Dinin saf boyutunun ve sözün gücünün hâlâ geçerli olduğu çağdayız. Bu ikisi hiçbir zaman miadını doldurmaz.

Muhasebeye devam edelim.

Türkiye'nin ve dünyanın birçok yerinde harikulade taş yapılar, kaya mezarları, antik kentler yer alıyor. Bu yapılara baktığımız zaman hayranlığımızı gizleyemiyoruz.

O tarihte ve o şartlarda bu yapıları onlar yaptıysa, bu asırda ve şartlarda bizler neden yapamıyoruz Neden bizim içimizden bir Muhammed İkbal, Mehmet Akif, Ali Şeriatı, Aliya İzzet Begoviç'ler çıkmıyor

Semerkant'tan Endülüs'e, Hint Yarımadasından Ortadoğu'ya varıncaya kadar ecdadımızın eserleriyle dolu. Onların elinde taş yapılar sanata dönüşüyordu. Dikey mimari ile tüm şehirleri betonlaştırdık.

Oysa ki atalarımız, insan yüzlü şehirler ve yüksek medeniyetler kurdular. Sorun ve ilkesizlik bizde.

Kahramanmaraş merkezli depremler sonrasında gördük ki, yıllar öncesinde sağlam olmayan zeminlere inşa ettiğimiz dikey yapılar, on binlerce insanımıza mezar oldu.

Hiçbir estetik kaygısı olmayan, sağlam zeminlere inşa edilmeyen, sadece rant kaygısıyla yükseltilen binalar, depremle yerle bir oldu.

Şimdi başta Kahramanmaraş olmak üzere deprem bölgelerine TOKİ tarafından kalıcı konut ve köy evleri inşa ediliyor.

Görebildiğim ve araştırdığım kadarıyla yeni yapıların öncekine nazaran daha sağlam ve güvenilir olduğunu söyleyebilirim.

Kahramanmaraş'ın en büyük sorunu şu: Kentin eski yerleşim yeri Ahir Dağı'nın eteklerine konuşlandırılmış. Oradaki yapıların hiçbirisi çökmedi.

Mesela Tekke, Üngüt bölgesinin Kuzey tarafı ve Binevler. Kahramanmaraş Necip Fazıl Şehir Hastanesi ve Pazarcık Devlet Hastanesi tarım arazisi üzerinde inşa edilmişti. Türkoğlu da öyle. Bu 3 hastane de kullanılamaz durumda. Organize sanayi yıllar önce Tomsuklu bölgesi için planlanmıştı. Orada NATO tatbikatı yapan askeriye, yıllardır kullandığı bu bölgeyi Büyükşehir Belediyesi'ne terk edecek ve oraya organize sanayi inşa edilecekti.