Küresel Sumud Filosunu selamlıyorum

Küresel Sumud Filosunu selamlıyorum

ABDULLAH ŞANLIDAĞ

21. yüzyılın en büyük insanlık trajedilerinden biri, gözlerimizin önünde ve dünyanın suskun bakışları arasında yaşanıyor: Gazze. Yıllardır süren abluka, aralıksız bombardımanlar, sivil ölümleri, toplu tehcir ve sistematik yıkım…

Artık yalnızca bir çatışmadan değil; açık bir soykırımdan, bir insanlık suçundan söz ediyoruz. Terör devleti İsrail'i ve ona destek veren ülkeleri kınıyorum.

Hepsi de bu soykırımın suç ortaklarıdır. Ve böyle bir atmosferde, insanlığın onuru için yelken açan cesur bir hareket yükseliyor: Küresel Sumud Filosu.

Sumud Nedir

Arapça kökenli bir kelime olan "Sumud", direnç, dayanışma ve sarsılmaz duruş anlamına gelir. Filistin halkının topraklarına, kimliğine ve özgürlüğüne yönelik saldırılar karşısında sergilediği kararlılığı sembolize eder.

Bu filo, sadece bir yardım seferi değil, aynı zamanda küresel vicdanın ahlaki bir duruşudur.

44 Ülkeden Aktivistler Tek Bir Amaçla Yola Çıktı

Küresel Sumud Filosu, 44 farklı ülkeden binlerce vicdan sahibi aktivistin bir araya geldiği, sivil ve barışçıl bir girişimdir.

Amaç açıktır:

Gazze ablukasını delmek, insanî yardımı ulaştırmak ve uluslararası kamuoyunun dikkatini bu trajediye bir kez daha çekmek.

Filo sadece yiyecek, ilaç ve temel yaşam malzemeleri taşımıyor; aynı zamanda adalet, umut ve direnç taşıyor.

Malezya, Tunus ve Türkiye: Cesaretin Simgeleri

Bu yolculukta bazı ülkeler, hukukun ve insan haklarının yanında durarak tarihe onurlu bir not düşüyor. Malezya Başbakanı Enver İbrahim'in, 78 yaşında olmasına rağmen Sumud Filosu'na verdiği destek ve cesaret dolu açıklamaları, insanlığın henüz ölmediğini kanıtlar nitelikte.

Tunus ise, iç siyasi çalkantılara ve Raşid Gannuşi'nin tutuklu oluşuna rağmen, bu misyona ev sahipliği yaparak, tarihi bir sorumluluk üstlendi. Türkiye'den katılan üç gemi ise, Gazze'ye insani yardım ulaştırma iradesini ortaya koyarak bölgedeki sessizliğe bir nebze ses olmayı başardı.

İsrail'e ve Onu Destekleyen Güçlere Açık Çağrı

İsrail, yıllardır uluslararası hukuku, BM kararlarını ve en temel insan haklarını ihlal eden bir apartheid rejimi olarak karşımızda duruyor. Ne yazık ki, birçok Batılı hükümet bu rejimi destekliyor, silahlandırıyor ve bu suçların ortağı hâline geliyor.

Bu noktada şu soruyu sormak artık kaçınılmazdır:

"Gazze yerle bir edilirken kim demokrasiden, insan haklarından söz edebilir"

Sumud Filosu'na yönelik olası bir İsrail saldırısı, artık yalnızca bir provokasyon değil; doğrudan bir savaş suçu olacaktır. Bu durumda uluslararası toplumun sessizliği daha büyük felaketlere yol açacaktır.

Birleşmiş Milletler Nerede Ortak Askeri Güç Mümkün mü