Erdoğan'ın dava arkadaşları harekete geçiyor

Geçen gün bir orman köyünde seçim çalışmalarını takip ettim. Gazeteci olduğumuz için, saf ve temiz yürekli köylülerin şahsıma yönelik bazı sualleri oldu. Ak Parti teşkilatı köylere yönelik seçim çalışması başlatmış. Köylü seçmenlere Erdoğan'ın dava arkadaşlarının 14 Mayıs'ta yapılacak seçimler için harekete geçtiği müjdesi verilmiş. Köylü kardeşlerimiz de haklı olarak, Erdoğan'ın dava arkadaşlarının kimler olduğunu ve bugüne kadar nerede olduklarını sordular. Köylere giden teşkilat mensuplarının Akıncılar Hareketi'ni anlattıklarını ve Milli Türk Talebe Birliği'nin (MTTB), 14 Mayıs seçimleriyle ilgili bir manifesto yayınladıklarını biliyordum. Dolayısıyla köylü seçmene konuyu izah etmem zor olmadı. Lakin pek ikna olmuşa benzemiyorlardı. Özellikle içlerinde bulunan genç seçmenler, adını ilk defa duydukları Akıncılar Hareketi'nin ne olduğunu, bugüne kadar ne gibi bir faaliyetlerde bulunduklarını sordular. Kent kültürüne sahip üniversite okumuş mektepli sınıf ise, Ak Parti'nin etrafında; kurucu üyelerden çoğunun gemiyi terk ettiğini, dolayısıyla Akıncılar Hareketi'nin de geç kalmış bir proje olduğunu dillendirdiler. Mürekkep yalamış, olayları sorgulayan bilinçli kesimle sohbet etmenin tadı bir başka oluyor. Yazar-okuyucu veya muallim-talebe ilişkisinden ziyade, sorgulayan bir gençlikle, onların fikirlerini dinleyerek, empati ile hareket ederek sürdürdüğümüz sohbetin çok verimli geçtiğini söyleyebilirim. "Z Kuşağı" ismini verdiğimiz bu genç kuşağın 14 Mayıs'ta nasıl hareket edeceklerini kestirmek güç. Ancak edindiğim intiba şu oldu: Ak Parti, gençliği ihmal etmiş ve yatırımı başka şeylere yapmış. Modernizm birçok şeyin üstünden silindir gibi geçmiş ve hepimizi dönüştürmeyi başarmış. Karşınızda 90'lı yılların seçmeni ve gençliği yok. Dijitalizme ve sanal dünyaya kendisini kaptırmış bir nesille karşı karşıyayız. Öyle koltuğunun altına Şevki Yılmaz'ın VHS kasetlerini alıp, düz mantıkla insanlara davamızı anlatma dönemi gerilerde kaldı. Anlatsanız da size gülerler. O yöntemle, değil seçmeni ikna edebilmek, kendi çocuğunuzu bile inandıramazsınız. Aklın, bilimin, adaletin, hukukun, insan haklarının hoyratça tüketildiği, bunların yerine hamasetin, toplumda bir karşılığı olmayan sloganın alıcısı kalmadı. O insanlara bir şeyler anlatmaya gidenlerin, öncelikle kendilerinin bir teste