Beklenen bahar AK Parti ile gelecek

Anket firmaları, anketörler ve analistlerin tahmin ettiği rakamlar iflas etti. Toplumun seçime bakış açısını doğru okuyamadılar. Sebep ne ola ki Acaba vatandaş tercihini mi gizleyerek anketçileri yanılttı, yoksa anketçiler mi bu tercihleri perdelediler Düşüncesini özgürce ifade edebilen bir toplumda mahalle baskısı nedeniyle tercih gizleme veya çarpıtma yöntemine gerek yok. Devlet veya o anda devleti temsil eden iktidar, reyini başka bir partiye verebileceğini söyleyen seçmenin kafasına silah dayamıyor. Birey tercihinde özgür. Toplumun ittihatçılığı benimsediği tezine katılmıyorum. Burada mesele anketör ve medyanın hâlâ güçlü ve etkin vasıtalarından olan televizyon gerçekliği ve namuslu çalışmayan anket firmalarıdır. Her iktidar erki kendi medyasını oluşturur ve o medyanın dili iktidara yakın durur. Televizyon da hâlâ internet gücüne rağmen bariz bir şekilde güçlü. Çünkü onlar da sosyal ağları kullanıyorlar. Seçim sonuçları beni yanıltmadı. Muhalefetin kazanamayacağını, ancak iktidarın da işinin kolay olmayacağını, seçimi göğüslemenin iki taraf açısından da çantada keklik olmadığını savundum hep. Nitekim öyle de oldu. Ama önce şu gerçeği vurgulamakta fayda var. Her şeye rağmen Ak Parti Türkiye'nin en büyük partisi olma özelliğini koruyor. Ak Parti 2002'deki toplumsal gücü ile 2023 seçimlerine gidiyor. Hem de bu sefer daha güçlü. Parlamentoda Cumhur ittifakının milletvekili sayısı muhalefetinkinden fazla. Erdoğan 501 şartına takılmamış veya biraz daha oyunu yükseltmiş olsaydı, yeniden Cumhurbaşkanı seçilmiş olacaktı. Kısa vadede ufukta bir iktidar değişikliği olmaz. 6 Şubat'ta meydana gelen depremde; "devlet yoktu" diyenler, şimdi de depremzedeler için "keşke ölseydiniz" diyerek, tekrar deprem bölgesinden en büyük oyu olan Erdoğan üzerinden depremzedelere saldırıyorlar. Deprem bölgesinin kamçılanan seçmeni bu kez daha güçlü bir şekilde Erdoğan'a destekleyecektir.Çünkü seçmen bir değişim istese de muhaliflerin bu değişimi gerçekleştirebileceğine inanmıyor. Muhalefetin yanlışı şurada. Seçmeni ikna edebilecek argüman geliştiremiyorlar. Lider profili de inandırıcı değil. 10 defa seçim kaybetmiş 70'lik Kılıçdaroğlu ile Erdoğan'ı yenemezsiniz. 28 Mayıs'ta ikinci tura Erdoğan'ın üstünlüğü ile gidiyoruz. Meclis çoğunluğunu garantileyen, sayısal olarak da Kılıçdaroğlu'ndan fazla oy olan Erdoğan'ın eli şimdi daha güçlü. Ancak her iki tarafta da "artık bu iş tamam, her şey bitti" anlayışı hakim oldu. Bu anlayış, iki tarafı da kaybedecek bir sonuca götürebilir. Erdoğan'ı destekleyenlerin zafer sarhoşluğu ile "nasıl olsa Erdoğan ilk turu önde tamamladı, ikinciyi de göğüsler" diyerek rehavete kapılırsa, Kılıçdaroğlu kazanabilir. Muhalefeti destekleyenler de umutsuzluğu devam ettirip, "adam kazandı" diyerek sandığı ihmal ederlerse, Erdoğan yine kazanır. Yapay anket sonuçları ile algısal olarak milleti yanıltan muhalifler şimdi de CHP'nin oyunun arttığını ve Oğan'dan gelecek destek ile bu kez Erdoğan'ı yenebileceklerini söylüyorlar. Yıkılan pehlivanın güreşe doymadığı gibi, anlaşan Kılıçdaroğlu da bu işten vazgeçmeyecek. Ama Kılıçdaroğlu'nun kasnağı boşa dönüyor. Çünkü yine kaybedecek. Bu millet Erdoğan'dan vaz geçmiş değil.