22 yıldır iktidarını aralıksız nizasız ve fasılasız olarak sürdüren AK Parti geçtiğimiz günlerde 23. yılını kutladı. Garson veya menünün değişmesi konusundaki tartışmalar cevap buldu mu bilmiyorum ama uzun süreli iktidarların yorucu olduğu da sosyolojik bir gerçektir.
Bana göre AK Parti'nin tekrar 1. parti olmasının yolu, diğer partilerden devşirme milletvekili toplamaktan değil; yeni bir kan, yeni bir ufuk ve taze kana dayalı reform ve demokratik adımlardan geçiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 'yorulan varsa bıraksın, soluklansın'cümlesi önemli ama Reis de bundan sonraki süreçte istişareye ve eleştirel bakışa açık olmalıdır.
22 yılda Türkiye'yi dönüştüren ve çok büyük projelere imza atan AK Parti, birçok alanda devrim mahiyetinde hizmetler yaptı. Cumhuriyet tarihi boyunca hiçbir partinin yakalayamadığı başarı ve ikbale ulaşan Ak Parti'nin arkasındaki millet desteği sürüyor. Yerel seçimlerde her ne kadar CHP'nin gerisinde kalsa da, Ak Parti hala Türkiye'nin en büyük partisidir.
Bunların inkârı mümkün değildir. Özellikle savunma sanayii ve teknoloji konusunda hâlâ durmaksızın ilerleyen AK Parti iktidarı, önümüzdeki süreçte yapay zekâ ve gençlik konusuna eğilmeli ve çözüm üretmelidir. Hukuk, adalet ve demokrasi konusunda daha dikkatli olmalı ve muhalif cepheye yenik düşmemelidir. AK Parti'nin en totaliter hali bile CHP'nin en demokratik adımından hayırlıdır.
AK Parti kendisini yenilemelidir. Bu noktada garson ve menünün değişmesi kaçınılmazdır. Ak Parti'nin yapacağı en güzel şey kamuoyu önünde ciddi bir özeleştiri yapmaktı, onu da yerel seçimden hemen sonra yaptı. Şimdi sıra icraatta ve demokratik adımlar atmadadır.
Benim niyetim Ak Parti'ye bel altı vurmak değil, bilakis yapıcı tavsiyelerde bulunmaktır. Polemik yapacak yaşı geçtik. Kimseye düzdüreceğimiz bir konumumuz da yok. Biz kalem ırgatıyız, kırıp dökmeden eleştirel bir bakış açısıyla dostlarımızı uyarıyoruz. Ak Parti, daha özgün bir duruşa ve cesur adımlara muhtaçtır. Kasnak boşa dönmemeli ve herkes fikrini özgürce söyleyebilmelidir. Herkesin dillendirdiği "aslında ne olup bittiğini kimse samimiyetle tartışmıyor, herkes bulunduğu pozisyonu koruma ve tahkim etme derdine düşmüş görünüyor" söylemine kulak verilmelidir.. Hiç kimse "la yüsel" değildir. Hatadan münezzeh olan yalnızca Rabbimizdir. Dolayısıyla "ben hata yaptım, benim de yerel seçim yenilgisinde kabahatim var" deyip, bulunduğu makam ve mevkileri geriden gelenlere bırakacak erdemli siyasetçilere ihtiyacımız var. Hiç kimse bulunmaz Bursa kumaşı değildir. Kervan bir şekilde ilerliyor. Samimiyet ve ihlâsla yol yürüyen siyasetçi sayısı parmakla gösterilecek kadar az. Politik güç ve makamını milletin beklentileri yönünde değil de kendi menfaatleri yönünde kullananlardan hiçbir partiye ve kimseye hayır gelmez. Bu mazlum milletin umutlarını söndürmeyin. Yalan, dolan, rüşvet, iltimas ve gayri ahlaki tüm eylem ve söylemlerden uzak durun. Ak Parti'nin elit kadrosu ve önemli makamlarda görev alan kişiler, biliniz ki, önümüzdeki ay ve yılları heba eder, millete sırtınızı döner, beklenen değişim ve dönüşümü gerçekleştirmezseniz, gördüğünüz ikbal günleri sona erecektir. Her başlangıç bir bitişe gebedir. Sanmayın ki iktidarınız bitmez, mahkeme kadıya mülk değildir. Reise sırtınızı dayayarak, "ceketimizi koysak kazanırız" diyerek bugünlere geldiniz. Ama buraya kadar. Millet yemiyor artık. Bana kalırsa, Ak Parti Genel Merkezi de zafiyet yaşıyor. Siyasetin ve ülke gündeminin gerisinde kalanlar, kaybetmeye mahkûmdur. Kemalist ve seküler CHP'nin ekmeğine yağ sürüyorsunuz.