İsrail'in soykırımı ABD'nin boynunda asılı kalacak

Temmuz 2024'te Donald Trump, ABD Başkan adayı iken bir mitingde suikast girişimine maruz kalmıştı. Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas, Trump'a gönderdiği mektupta "geçmiş olsun" dileklerini iletmişti. "Truth Social" hesabından yaptığı paylaşımda Abbas'ın mektubuna el yazısıyla not düşen Trump, "Mahmud, çok hoş. Teşekkürler. Her şey güzel olacak" demişti. Trump Ortadoğu'da barış için 'sabırsızlıkla' beklediğini de vurgulamıştı.

Ne var ki Filistinliler için hiçbir şey güzel olmadı. Tam aksine, ABD'nin desteğiyle İsrail tam zamanlı soykırımı sürdürüyor. Trump yönetimi müttefiki Katar'a İsrail'in düzenlediği saldırıya da göz yumdu. Oysa Katar, ABD'nin teklifini içeren bir ateşkes için Doha'da müzakere masası kurmuştu. Netanyahu da teklife onay verdiğini duyurmuştu. ABD'nin güvencesi altında müzakere masası kuran Katar'ın bombalanması Körfez'de şok etkisi yaptı. Tuzaklama aşîkâr idi. Trump'ın açıklamalarıysa inandırıcılıktan son derece uzak ve bir o kadar da alaycıydı.

Trump, "Her şey güzel olacak" dediği Mahmut Abbas'ın BM Genel Kurulu'na katılmasını bile engelledi. Oysa Filistin, BM'de "Gözlemci Devlet" statüsünde. Abbas bu devletin 'Başkanı'. BM'de Filistin ile ilgili görüşmeler Filistinliler olmadan gerçekleşecek. BM Genel Kurulu'nda kabul edilen oylamada Abbas'ın video aracılığıyla Genel Kurul'a hitap etmesine karar verildi.

BM Güvenlik Konseyi'nin Geçici 10 üyesi bir karar tasarısı sunmuştu. Tasarı Gazze'de "derhal, koşulsuz ve kalıcı ateşkes", "tüm rehinelerin serbest bırakılması" ve İsrail'in kuşatma altındaki bölgeye insani yardım girişine yönelik kısıtlamaları kaldırmasını içeriyordu. Tasarı, Güvenlik Konseyi'nin 4'ü Daimi Üye olmak üzere 14 üyesi tarafından kabul edildi. Gazze'de sözde ateşkes ve barış için çaba harcadığını savunan Trump'ın bu kararı veto etmesi sürpriz olmadı.

İsrail soykırımın dozunu artırdıkça ABD'nin askerî desteği de artıyor. ABD'nin sağlık ve gıda dahil birçok dış yardımını durduran Trump soykırımcı İsrail'e silah yağdırmaya devam ediyor. "Wall Street Journal" gazetesinde Cuma günü yer alan bir habere göre Beyaz Saray İsrail'e 6 milyar Dolarlık yeni bir silah transferi daha plânlıyor imiş. Tabii bu silahların finansmanı da Amerikalı vergi mükelleflerinin paralarıyla sağlanacak. Kamuoyu araştırmalarına göre Amerikalıların çoğunluğu İsrail'in Gazze'deki soykırımına lanet okuyor. Ancak Trump yönetimi de önceki Biden yönetimi gibi İsrail'in soykırımını utanmadan finanse etmeyi sürdürüyor.

ABD Başkanı Trump, Katarlılar'a bir daha İsrail tarafından saldırıya uğramayacakları güvencesi vermiş. "Öngörülemez olmak" Trump'ın bilinen bir özelliği. "Güvenilir olmak" ise Trump'ın bilinen özellikleri arasında yer almıyor. İsrail'in Katar'a saldırısından sonra ABD Dışİşleri Bakanı Marco Rubio Kudüs'e gitti. Netanyahu tarafından "Ağlama Duvarı"na sürüklenen sözde Katolik-muhafazâkâr Rubio'nun Yahudi kepi giyerek duvarı kutsaması acınasıydı.

Netanyahu'nun Katar'a saldırıyı savunmasına itiraz etmeyen Marco Rubio, ABD'nin 'Gazze çatışması'nın 'barışçıl' şekilde çözülmesini istediğini söylüyordu. Aynı Rubio İsrail›in Gazze'yi yok etme operasyonlarına destek verdiklerini de belirtiyordu. Rubio, George Orwel'ın "1984" adlı distopik romanının sayfalarından fırlamışçasına, "barış" derken "savaş" kastediyor.