2025'e girerken..
Dünya-tarihsel durumun tasviri, bu iki dünya savaşının sonuçları kavranmadan yapılamaz. Dünya-tarihsel durum tasvir edilemezse, nereye gittiğimiz de bilemeyiz. 20. Yüzyılın uzun krizinin yine bir dünya savaşıyla sonuçlanabileceğine dair ihtimallerse bir süredir tartışılıyor.
ABD küresel sistem içindeki hakim konumunu kaybetmemek için "uzay" ve "yapay zeka" katkılı bir silahlanma yarışını körüklüyor. Bu silahlanma yarışına ve cepheleri genişletme girişimlerine her iki dünya savaşından önce de tanık olunmuştu. Aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar elde edilebilir mi Amerikalı tarihçi Barbara Tuchman antik çağlardan 21. Yüzyıla uzanan tarih içerisinde yönetenlerin sersemliklerini "Ahmaklığın Yürüyüşü" diye nitelemişti. ABD'nin jandarmalığını yaptığı sözde liberal uluslararası düzen dikişlerinden patlamış bulunuyor. Bu düzen Filistin'de soykırım yapan İsrail'in azgınlığını durdurmayarak gerçek yüzünü gösterdi. Dünyada öngörülebilir ve öngörülemeyen riskler artmış olup, insanlık benzeri görülmemiş zorluklarla karşı karşıyadır. İngiltere'nin "AB"den ayrılmasıysa Avrupa entegrasyon sürecini tersine çevirdi. Batı uygarlığının krizinin belirtileri olarak merkezler dağılıyor, saldırgan popülizmler yükseliyor, sahte cennetler gerçek cehennemlere dönüşüyor. Avrupa Birliği'nin lokomotif güçleri, Almanya ve Fransa liderlik yeteneklerini kaybetmiş gözüküyor. Rusya-Ukrayna Savaşı Avrupa'yı tüketiyor, gerilimleri derinleştiriyor. Almanya'da koalisyon çöktü, Şubat'ta yeni bir seçim var. Fransa'da Macron ikinci bir azınlık hükümeti daha kurdu. Hem Romanya, hem de Gürcistan siyasi krizler yaşıyor. Dünyada nüfus dengeleri de değişiyor. Avrupa, Çin, Rusya, Japonya giderek daha fazla yaşlanıyor. "Göç" ve "mülteci" sorunlarıysa birçok ülkede sosyal bölünmelere neden olan en önemli faktörler haline geldi. Avrupa, Ocak 2025'de Başkanlık koltuğuna oturacak olan Donald Trump'la nasıl baş edeceğini kara kara düşünüyor. "NATO"nun kuruluşundan bu yana askeri güvenliğini ABD'ye havale eden Avrupa kendi güvenlik mimarisini tasarlamaktan hâlâ yoksun görünüyor. Diğer bir yandan "Küresel Güney" ekonomilerinin yükselişi sebebiyle Batı ülkelerinin dünya pazarlarındaki payları giderek azalıyor. Batı'nın pazar kaybetme korkusu kabûsa dönüşüyor. Çalkantılı bir sürece giren dünyada uluslararası güvenlik alanında da büyük değişiklikler yaşanıyor. ABD Asya-Pasifik'te ikili, üçlü, dörtlü anlaşmaları Çin'e karşı askeri ittifaka dönüştürmek istiyor. "