Siyonizm'e kullanışlı aparat olmak
Siyonizm veya ırkçı emperyalizm ne dersek diyelim, bir hamle yapıyorsa veya bir ilişki kuruyorsa bunda kazan-kazan ilkesini merkeze alan veya karşı taraftakini önemseyen bir şekilde yapmaz. Bu zihniyet sadece kendi menfaati ve hedefleri için karşı taraftaki ile bağ kurar veya iyilik yapıyormuş gibi görünür. Zira kendisinin mutlak üstünlüğüne inanmış ve bunun tanrı tarafından kendisine verilmiş bir lütuf olduğuna iman etmiştir. O yüzden bir başka canlıya yani hayvana veya bitkiye nasıl bakarsa, karşı taraftakine dost olsun düşman olsun bu çerçeveden yaklaşır. Bugün olan her olayı bu bağlamda ele almak gerekir.
İsrail, sadece Gazze'de insanlara yönelik katliam yapmıyor. Bunun yanında işgal altındaki tüm Filistin topraklarında baskı ve zulme devam ediyor. Yerleşimci adı altındaki sivil görünümlü teröristler ve katil organizasyonun resmi görevlileri, mütemadiyen saldırgan tavırlarına devam ediyor. Bugün Gazze'de ise açlık ve kıtlığı bir silah olarak kullanarak katliam çeşitlerine yeni birini eklemektedir. Bunu yaparken Gazze'deki kıtlığın tarihteki insan eliyle çıkartılan en büyük kıtlıklardan biri olduğunu da ifade etmek gerekiyor.
Bu korkunç tablonun bir müsebbibinin de bizler olduğunu unutmamamız gerekiyor. Ayrıca İsrail, saldırgan tutumuna sadece kendi kontrolündeki bölgede değil Suriye'de de devam ediyor. 16.07.2025 tarihinde İsrail uçakları Suriye'de birçok yeri bombaladı. Ancak en dikkat çekicisi direkt olarak Emevi Meydanı'ndaki modern Suriye devletinin merkezini hedef aldı. Bunu yaparken kendisine bahane olarak da Dürzileri seçti. (Bu saldırının buraya yapılmasının bir sembolik manası da vardır. Bunu belki ayrıca tartışmak gerek ancak şunu ifade etmeliyiz: Ben Tahran'ı ve Şam'ı vurduğum gibi yarın Ankara'yı da böyle vururum demektir.)
Peki, kimdir bu Dürziler Bölgenin çok çeşitli ve renkli yapısının içerisinde küçük bir dini grup olarak bulunmaktadırlar. Arap kökenli olup kültürel olarak da Araplardan ayrışmazlar. Eklektik yani bir manada farklı yerlerden toplama bir doktrin sistemine sahiptirler. Bu bağlamda varlıklarını üyeleri arasındaki uyum ve sadakatle karakterize edilir; bu da onların yüzyıllardır sıkı sıkıya bağlı kimliklerini ve kendilerine özgü inançlarını korumalarını sağlamıştır. Kendilerine muvahhidûn (üniteryenler yani tek tanrıya inananlar) derler. İsmailliye ekolünün içinden çıkmalarına rağmen kendilerini ayrı bir din olarak görürler. Bu sosyal grup dünyada 1 buçuk milyon gibi bir sayıda üyeye sahiptir. Çoğunlukla Dürziler, Lübnan, Suriye, İsrail ve Venezuela'da yaşarlar. Esasında Venezuela ifadesini zamanında yaşanan göçlerden dolayı ifade etmek ihtiyacını duyduk. Bu noktada İsrail'in son saldırıları ile Dürzilerin hamisi gibi görünmeye çalışmasına dikkat etmek lazım. İsrail'de yaşayan Dürzi sayısı 120 bin civarı iken Venezuela'daki Dürzi sayısı 60 bindir. Hatta bugün İsrail'in en çok destek verdiği Dürzi lider Hikmet Salman el-Hicri, Venezuela doğumludur.
Tarih boyunca bölgede bir Dürziler ile diğer Araplar arasında bir gerginlik olduğu aşikârdır. Hatta son büyük çatışma Hristiyan Araplar ile Dürziler arasında 1800'lerin ikinci yarısında yaşanmıştır. Açıkçası şunu demek doğru değil; "her şey güllük gülistanlıktı, İsrail bunu bozdu". Ancak İsrail, bu bölgedeki tüm kavgaları kendi lehine kullanmak için kritik hamleler yapmış ve başarılı olmuştur.