Şahsiyet krizi

İsrail'i, yaptıklarını ve onu oluşturan Siyonizm'i ve Siyonistleri anlamak için deha veya çok derin okumalar yapmış iyi bir araştırmacı olmaya gerek yok. Her aklı başında kişi ve sürece belli bir zaviyelerden bakmayan her vicdanlı kişi, İsrail'i anlar. Bu noktada Millî Görüşçüler bir adım öndedir. Ömrünü sadece Türkiye'de değil tüm dünyada Siyonizm'in anlaşılması için mücadele vermiş bir liderin izinden gitmektedirler. Ancak Aksa Tufanı operasyonu sonrası süreçte her olay tüm insanlığa Siyonizm'in anlaşılması noktasında yeni çıkarımlar sunmuştur. Sadece bir çıkarım üzerinden İsrail'in nasıl kendisi dışındaki her şey için tehdit olduğunu ele almaya da gerek yok. Yani farklı noktaları birleştirip oradan yeni bir duruma ulaşmak için uğraşmaya gerek yok. Zira Netanyahu, Ben Gvir ve benzeri tipler sürekli olarak yaptıkları açıklamalarda hiçbir şeyi saklamadan gerçek yüzünü kusmaktan geri durmamaktadır. Daha net bir ifade ile tüm dünyayı tehdit etmekte ve hatta şu an bile nasıl çevrelendiğimizi bize tekrar tekrar hatırlatmaktadır. Tek bir örnek üzerinden hatırlayın "Hepiniz cebinizde birer İsrail taşıyorsunuz" demişti, Netanyahu… Böyle şımartılmış, böyle cüretkâr olmasının temel nedeni elbette bizleriz. Zira bu süreç bize aslında bir şahsiyet krizine dönüşmüş olduğumuzu gösterdi. Bu noktada kısa da olsa bu kavramın üzerinde durmak isabetli olacaktır.

İnsanı diğer canlılardan ayıran birtakım özellikler vardır. Bunlardan biri de şahsiyettir. Şahsiyet, temel olarak bir insanın kendi varlığının şuurunda olması, idrak ve iradesi ile yaptığı tüm hareketlere hâkim olması olarak ifade edilebilir. Gerçek şahsiyet sahibi olan insan, etrafındaki olan olaylara, olgulara ve durumlara kayıtsız değildir. Bu sayede olayları maddi yönü ile anlayabilmekte, çıkarımlar yapabilmekte ve fikri ve manevi yönünü çözebilmektedir. Yani şahsiyetli olmak ancak kendini bilmek, etrafı ve karşı taraftakini bilmek ve harekete geçmek ile mümkün olur. Bu şekilde şahsiyet tekâmül ettirilir.

Niğde'mizin değerlerinden biri olan İlhami Altıparmak hocamız geçenlerde bir mecliste şu ifadeyi kullanmıştı: "Bir şeyden ne kadar rahatsız isek onunla o derecede mücadele ederiz." Bu ifade, şahsiyetli olmanın bir başka göstergesi gibi karşımıza çıkmaktadır. Biraz kafa yorunca ifade edilenin ne olduğu daha iyi anlaşılıyor. Gerçekten de aksiyona dönüşmemiş bir düşünce nakıs kalmaktadır. Bugün ülkemizde ve dünyada olan birçok olayla ilgili hepimizin görüşleri, önerileri ve hatta çözümleri dahi var. Ancak iş mücadeleye geldiğinde herkes kendi zaviyesinden kendisini haklı çıkartacak bahaneler üretebiliyor. O yüzden ilk başta bizim kendimize ikiyüzlülük etmememiz ve dürüst olmamız gerekiyor. İçine düşülen bu şahsiyet krizinden çıkmak için başka yol yok.