"Memleket" kelime manası itibarıyla mülk kelimesi ile aynı kökten gelir. Egemenlik (alanı), mülk, krallık, ülke, devlet manasına gelir. Ancak Türkçedeki manası daha bireysel ve duygusal boyutları olan bir kavrama dönüşmüştür. Aynı vatan gibi o yüzden vatan da memleket de sadece ülke sınırlarındaki bir yerler olarak düşünülemez. O yüzden Trabzon da memlekettir, Gazze de memlekettir, Keşmir de, Türkistan da…
TV5'in en çok takip ettiğim programlarından biri hafta içi sabahları olan 4. Güç belli günler Ankara stüdyosu, belli günler İstanbul stüdyosu yapıyor programı. 29.07.2025 Salı günü programın başında özetle şu ifade geçti: "Nasılsınız" sorusuna bugünlerde sıcak diye cevap veriyoruz. Çünkü memleket nasıl ise biz de öyleyiz.
Bugünlerde her konunun yanında iki ana gündemimiz oldu; birincisi Gazze, ikincisi ise orman yangınları. Gazze konusunda gündemimiz, derdimiz, hassasiyetimiz ve eylemselliğimiz gitgide azalıyor. Herkes kulağının üzerine yatıyor. Başkasından bir şey bekliyor. Kimse kim var diye seslenildiğinde, sağına ve soluna bakınmadan ben varım diyemiyor. İşin özünde görülüyor ki; aslında bizim olmadığımız yerde kimse yok. Bunları tekrar tekrar yazacağız konuşacağız, daha çok ifade edeceğiz. Ancak yine Necip Fazıl'ın Reis Bey'deki ifadesiyle davanın lafazanı değil, ta kendisi olmak lazım. Bu dönemde kimseyi ayırmadan söylüyorum; davanın lafazanı olduk. Allah bize davanın ta kendisi olmayı nasip etsin inşallah.
Diğer bir gündem maddemiz ise yangınlar… Artık her sene yaz ayları gelince yangınlarla ilgili gündem ön plana çıkıyor… Bunun ile ilgili ziraat mühendisi değerli dostum Mutlu Kocakaya ile görüştüğümüzde, bir uzman olarak hem de Türkiye'nin en çok orman varlığına sahip ili olan Karabük'te yaşayan biri olarak önemli tespitler yaptı. Olduğu gibi aktarayım…
Karabük, Bursa'dan yeşildir. Karabük'teki yangın bölgelerini gezdim. Allah'ın yardımı olmazsa bu yangınların sönmesi mümkün değil. Ne yaparsan yap, önü alınmaz. Bu orman yangınları 70 yıl önce çıktı esasen. Çam dikmeyle orman yapıyoruz zannettiler önce. Sonra keçilere karşı muazzam bir kara propagandayla kampanya düzenlediler ve yasakladılar. Bugün yaşananlar bunların sonucudur. Burada (Karabük'te) yenice ormanları var mesela. Dünya literatürüne girmiş bir orman. Yangın çıkmıyor, çıksa da kolay bastırılıyor. Çünkü çıralı veya yağlı bitki çok az. Endemik bitkiler var ormanda… Ihlamur, kayın, meşe vesaire… Yaşken sobaya atsan yanmıyor bu ağaçlar. Yanan yerlere tekrar tamamen çam dikmek cinayettir. Keçileri ormanda besleyerek doğal budama ve seyrelme yapılır, otların kurumasına müsaade edilmemiş olur. Çam ağacı, çoğu bölgenin orman kültürü ve dağ yapısına uygun değil. Ayrıca kayaları parçalar ve heyelana direnci azdır… Akasya var mesela heyelan yerlerine dikersen heyelanı bile önlüyor. Ayrıca arıcılıkta tekniğine ve çeşitliliği uygun dikilirse 2 ayı bile geçen çiçekli dönem olur. Bu 2 ay muazzam uzun bir zamandır arıcılıkta. Her şeyin yanında geniş yapraklı bitkilerin altı çama göre çok daha serin olur.