Kıbrıs Rum kesimi PKKYPG'ye kucak açtı

Yazının başlığını, "Yunanistan, Kıbrıs'ta ABD'nin taşeronluğuna soyundu" şeklinde atmak da yanlış olmazdı. Çünkü gerek Suriye'de, gerek Kıbrıs Rum kesiminde yaşanan gelişmelerde karşımıza sürekli olarak ABD çıkıyor. Suriye'de doğrudan terör örgütü PKKYPG'ye destek, desteğinde ötesinde doğrudan silah yardımı ve eğitim veriyor. Kısacası ABD, terör örgütü PKKYPG'yi kara gücü olarak kullanıyor. Kendi askerini kenarda tutarak bölgemizle ilgili planlarını terör örgütü eliyle gerçekleştirmeye çalışıyor. Bu konuda bölgemizde hem bölgemizin hem de ülkemizin aleyhine gelişmelerin içinde ABD'nin bulunduğunun bilinmeyen bir yanı kalmadı. Son olarak Güney Kıbrıs Rum yönetimi içinde PKKYPG terör örgütüne temsilcilik bürosu açılmasının ardında da ABD'nin bulunduğu, bir başka ifadeyle Yunanistan'ı kışkırtarak kendisi güya ortada görünmeden bölgemizde terör örgütüne yeni alan açmanın peşinde olması ister istemez, "Böyle dost düşman başına" dedirtiyor. Bunun da ötesinde artık kesin olarak görünen husus ama hâlâ ABD ile ilişkileri stratejik müttefiklik olarak nitelendiren biziz. Halbuki ortada ne stratejik ne de dost bir ülke var. Sadece ülke olarak ABD'nin düşmanlığına muhatap olan biziz. Sadece bölgemizde değil, dünyanın neresinde ABD varsa orada karışıklıklar, çatışmalar ve ölümler son bulmuyor. Diyebiliriz ki, ABD birtakım gerekçelerin arkasına gizlenerek kanlı bir sömürü sistemi uyguluyor. Bu sömürüsünü de genellikle birtakım bölgesel maşalar eliyle yapıyor. Maşalarına verdiği silahlar ve eğitimin karşılığını kendi adına cinayet işleterek ödetiyor. pushfn('ads'); Elbette kendinden hiçbir şey çıkmadan maşalarını kullandığı da söz konusu oluyor. Söz gelimi Akdeniz'de ortaya çıkan tüm sorunların arkasında ABD'nin olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bunun yanında Yunanistan'da var olan üslerini bir yandan destekleyerek, bir yandan da yenilerini ekleyerek Yunanistan'ı kışkırttığını söylemek yanlış olmayacaktır. Bu gelişmelerin ardından Kıbrıs Rum yönetiminin terör örgütüne büro açma izni vermesi denebilir ki, ABD'den aldığı destek ile izah edilebilir. Hemen belirtelim ki; Yunanistan'ın sürekli olarak ülkemize yönelik birtakım adımlar atması, uluslararası anlaşmaları elinin tersi ile bir kenara itmesi, son olarak da terör örgütüne Kıbrıs Rum kesiminde büro açtırarak adeta terör örgütünü muhatap olarak kabul ettiğini ilan etmesi de şımarıklığın geldiği noktayı gösteriyor. Aslında başta Yunanistan olmak üzere bölgemize yönelik planların başından beri arkasında ABD'nin olduğunun bilinmeyen bir yanı yok. Çünkü onlar hedeflerine ulaşmak için hiçbir kural tanımıyorlar. Özellikle İslam ülkelerinin sürekli bir çatışma ortamına sürüklenmesinin arkasındaki gizli niyetlerin doğru tespit edilmesi, arada bir sırtımızın sıvazlanmasını dostluk gösterisi sanmamak gerekiyor. Unutulmamalıdır ki; 10 bin kilometre uzaktan bölgemize yönelik tek hedef sadece maddi sömürü değil. Bunun da ötesinde Büyük Ortadoğu Projesi adı altında Büyük İsrail'e giden yolu açmak ve açık tutmak düşüncesi