Biz geldik, gidiyoruz, Millî Gazete sen çok yaşa

Gazetemiz bugün 50. yılına girmiş bulunuyor. Bunun için öncelikli olarak gazetemizi 50 yıldır takip eden, onun ayakta durması için her zaman destek olan okuyucularımıza teşekkür etmek istiyorum. Elbette bu arada gazetenin kuruluş gününden bu yana emek verenleri unutmayarak onlara da teşekkürü bir borç biliyor, hayatta olanların dualarında unutmamalarını rica ediyorum. Çünkü gazetemizi diğer gazetelerden farklı görüyor ve ciddi bir görev yaptığını düşünüyorum. Bu görevin başında Millî Gazete'yi toplumda kanıksatılmış yanlış algıların yerini Hak ve batıl anlayışını almasını sağladığı için önemsiyorum. Bunun yanında kendini sağcı ya da solcu olarak tanımlamayan insanlarımız için Millî Gazete yeni pencere, yeni bir bakış açısı oluşturmuştur. Bu hususta Rahmetli Erbakan Hocamızın siyaset sahnesinde yerini aldığı günden itibaren sergilediği 'sağ sol yok, Hak ve batıl var' anlayışı ve yaklaşımı sadece siyaset sahnesinde değil, hayatın her alanında geçerli olmuştur. Kısacası, bir takım siyaset erbabı toplumu o güne kadar sağ ve sol ya da ilerici ve gerici diye ayrıştırarak seçimlerde paylarına düşecek oy miktarını belirleme kolaycılığına sapmalardı. Kısacası ikiye ayrıştırılmış bir toplumda oy toplamanın, ülke yönetiminde etkili olmanın en kısa yolu sağ sol ayrıştırmasından geçer hale getirilmiş, toplumun dertlerini belirleyip, onlara çözüm sunmak için kafa yormak yerine siyasi kadrolar toplumu ikiye ayrıştırarak bu ayrıştırmaya göre kendini konumlandırmış olan kesimlerin oylarını almayı tercih etmişlerdir. Bunun sonucu olarak da ülkenin sorunlarına çözüm bulmak yerine sorunların birikerek büyümesine, sonuçta ülke olarak güçsüz kalmamıza sebep olmuştur. Maksadım bugün için yazımı Millî Gazetemizin 50. yılına ayırmaktan çok öncelikli olarak buna temas etmek, ardından da günlük olaylar içinden birini ele alarak meseleye Millî Görüş açısından bakmayı düşünürken, yazmaya başlayınca bir de baktım ki bana ayrılan köşenin yarısını doldurma noktasına gelmişim. Hâlbuki son bir haftadır kovid salgınının giderek artması, tüm ülkeyi bir baştan diğer başa sarma noktasına gelmiş olması üzerinde durmak istiyorum. Belki bazı okuyucularım salgın üzerinde fazla durduğumu, insanları tedirgin ettiğimi düşünebilirler. Hemen belirteyim ki maksadım kimseyi tedirgin etmek değil. Ancak, yapılan çelişkili açıklamalar sonucunda milletimizde oluşan kafa karışıklığı üzerinde hiç durmamanın çok daha sıkıntılı olduğuna dikkat çekmek istiyorum. Çünkü ülkeyi yönetenler ve bu alandaki uzman sağlıkçıların hemen her gün yaptıkları açıklamaların çelişkilerle dolu olması sebebiyle insanlarımız kime ve hangi açıklamaya uyacaklarını bilemez hale geldiler. Bu ise ister istemez, "Saldım çayıra, Mevla'm