AB'ye tam üye olma hedefine bağlı olmak!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB büyükelçilerine yaptığı konuşmada, "Türkiye, AB tam üyelik hedefine bağlıdır. Maruz kaldığımız onca adaletsizliğe rağmen AB bizim stratejik önceliğimiz olmayı sürdürüyor" diyor ve ilave ediyor: "Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesinde stratejik miyopluktan kurtulup, cesur davranın." Yani AB'nin Türkiye'ye samimi davranmadığını, ikiyüzlü hareket ettiğini net bir şekilde dile getiriyor. Aslında söylediklerinin bilinmeyen bir yanı yok. Çünkü 50 seneyi aşkın bir süreden beri AB, Türkiye'yi kapıda bekletiyor, bir türlü kapıyı açmıyor. Açmayı bırakın aralamıyor bile. Kısacası Türkiye'ye kapının önünde durma görevi veriyor. Bunun ötesinde Türkiye AB ile uyum sağlanması niyetiyle verilen ev ödevlerini de aksaksız yerine getiriyor. Hatta bazı siyasi iktidarlar Haçlıları memnun etmek için kendi insanlarına ters düşmek, tepki görmek pahasına AB'nin isteklerini yerine getiriyor, gerekli hukuki ve AB'ye yönelik uyum düzenlemelerini her alanda yerine getirmeye çalışıyor. Ancak, tüm bunlar AB'nin Türkiye'yi kendilerinden saymaları için yeterli olmuyor. Aslında AB'nin Türkiye'yi arasına almayışının gerçek sebebini biliyor, bile bile tam üyelik hedefi stratejik öncelimiz olduğu da her fırsatta tekrarlanıyor. Buna karşılık belli ki bir takım uyum yasalarının devreye sokulması AB'nin verdiği ev ödevlerini yerine getirme gayreti de bizi kendilerinden saymalarına yetmiyor. Bu noktada ister istemez AB Türkiye'den ne istiyor ne yaparsa aralarına alacaklar, sorusunun cevabını artık net bir şekilde hem kendimize vermek hem de, bunun farkında olduğumuzu onlara hatırlatmak durumundayız. Yani her fırsatta AB tam üyeliğinin bizim için vazgeçilmez bir hedef olduğunu tekrarlamak yerine onların Haçlı ruhunu sürdürdüklerini, bu yaklaşım devam ettiği sürece kapıda bekletileceğimizin farkında olduğumuzu, bundan sonra yeni bir strateji belirleyeceğimizi yüzlerine vurmak durumundayız. pushfn('ads'); Kaldı ki sergilenen çirkin tavır sadece kapıda bekletilmekten de ibaret değil. Nerede ve hangi olayda Türkiye bir Haçlı ittifakı mensubu ülke ile karşı karşıya gelse AB ülkelerinin sorgusuz sualsiz karşımızda yer almalarının başka türlü izahı yoktur. Bunun da ötesinde artık Türkiye'nin din değiştirip Haçlıları mutlu edebilmek için kendi değer yargılarımızı bir kenara bırakması da mümkün değildir. Çünkü hiçbir siyasi iktidar böyle bir değişim ile AB'ye üyeliği sağlayamaz. Kaldı ki, ülke