ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu seyahatinin en büyük gayesi on binlerce Filistinliyi acımasızca şehit eden, sakat ve yaralı bırakan asrımızın katili, insanlık düşmanı; vahşi İsrail Başbakanı Netanyahu'yu temize çıkarmak için elinden geleni yapmaktı.
Trump, İsrail Parlamentosunda yaptığı konuşmada Netanyahu'nun bile beklemediği övgüleri yağdırdı. Verdikleri silahlarla harika işler çıkardığını söylemesi, hangi akıl ve hangi vicdan ile izah edilebilir
Öyle anlaşılıyor ki, ABD Başkanı bütün gücüyle Netanyahu'yu kurtarmak için planlanmış bir seyahat yapmıştı. İsrailli iki milletvekilinin Trump'a karşı eylem yapması biraz da olsa havayı değiştirdi ama Trump yine bildiğinden geri kalmadı ve bunu da es geçerek soluğu Mısırda aldı. İki yüzlülük değil, birkaç yüzlülüğün resmidir bunlar.
Trump Mısırdaki toplantıda yapmak istediği ve kalbinde gizlediği o dehşetli fikri uygulamak istedi. Mısır Devlet Başkanı Sisi'ye adeta bir talimat verdi ve Netanyahu'yu Mısıra davet etmesini istedi. O aşağılık adam da bunu kabul etti. O Müslüman ve insanlık düşmanı Netanyahu'yu Mısır'a davet etti.
Mısır'a gitmek üzere uçakta bulunan Türkiye Reisicumhuru Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a bu durum iletildi, Sayın Erdoğan ise bunu kesin bir şekilde reddetti ve kabul etmedi. Gerekirse uçağını Mısır'a indirmeden rotayı Türkiye'ye çevireceğini ve yapılacak toplantıya iştirak etmeyeceğini söyledi.
Bunun üzerine pisi pisi veya ABD yetkilileri geri adım attı. Netanyahu'nun Mısır'a gelmemesini bildirince, zevahiri kurtarmak için Netanyahu ise, İsrail'de Yahudilerle ilgili bir etkinlik yapılacağından Mısır'a gelemeyeceğini bildirdi. Kocaman bir yalan daha söyledi Çünkü; o sırada dünyanın gündemi Mısırdaki toplantı idi.
Sayın Reisicumhur Recep Tayyip Erdoğan ABD, Mısır ve İsrail'i bu hareketiyle ters köşeye yatırdı.
Mısır'ın haricindeki diğer İslam ülkelerinin liderleri de Sayın Reisicumhur Erdoğan' dan cesaret alıp yanında yer alınca Trump'ın bu sinsi planı da böylece suya düştü.
Eğer Sayın Recep Erdoğan böyle bir tavır ortaya koymasaydı, oraya gelen Müslüman ülkelerin liderleri belki de sessiz kalacak, Netanyahu bu toplantıya gelerek, dünya kamuoyuna hiçbir katliam yapmamış gibi farklı bir mesaj verecekti.
Her ne ise Müslüman kanının akmaması için Mısırda, İsrail ile değil, ABD ile bir antlaşma yapıldı.
Esirlerin takası başladı amma Trump yine Netanyahu gibi konuşmaya başladı. Trump, Hamas'ı suçluyor ve esir takasında herhangi bir aksama olursa bunun bedelini Hamas için çok ağır olacağını yaptığı tehditlerle bütün dünyaya ilan ediyordu.
On binlerce Müslümanı vahşice öldüren, on binlerce insanı yaralayan. Gazze'yi yerle yeksan eden, hastane, cami ve okulları enkaza çeviren, basın mensupları ve sağlık personelini de acımasızca katleden İsrail'i değil de, bütün bunlara karşı mağdur ve mazlum halkını korumak için canını ortaya koyan o kahraman Hamas örgütünü ABD'nin suçlu göstermesi hangi aklın hangi vicdanın eseri olabilir.