Gelişmiş ülkelerin pek çoğunda son 50 yılda tek üniversite dahi açılmazken bizde üniversite sayısı 10'a katlandı.
Gazeteciliğe başladığımda 19 üniversite vardı şimdi 209!
Peki, iyi mi oldu kötü mü
Diplomanın itibarı kalmadı. Mezunlar işsiz. Başvurular ve öğrenci sayısı hızla azalıyor. Giriş puanları dibe vurdu. Tek tercih almayan bölümler var. Kazanların çoğu kayıt yaptırmıyor, yaptıranların çoğu da eğitimini yarıda bırakıyor.
Mezuniyet sonrasında öğrenim gördüğü alanda iş bulanların sayısı her geçen gün azalıyor. Herhangi bir alanda iş bulanlar kendisini şanslı hissediyor.
İşte böylesi bir ortamda yeni üniversiteler ve yeni bölümler açmanın, şişik kontenjanlarda ısrar etmenin kime ne yararı var
Okul öncesinden üniversiteye kadar olduğu gibi üniversite ve sonrasının da çağın ve geleceğin koşullarına göre tüm kurumların ve sistemin yeniden yapılandırması şart olmanın ötesinde bir zorunluluk haline geldi. Peki bu kimin umurunda
YÖK alelacele üniversitelerin 3 yıla indirilebileceğiden söz ediyor. Bırakın 3 yılı, 1 yıla indirilse bile öğrenci bulmak yine mümkün olmayacak. Çünkü üniversite sevdası çoktan bitti…
Bunu daha ne kadar görmezlikten geleceğiz, daha ne kadar boşa kürek
çekeceğiz
Bırakın vakıf üniversitelerini, devlet üniversitelerinden pek çoğunun da kapanma noktasına geleceği herkes tarafından dillendiriliyor.
Açılmaları hataydı, devamında ısrar edilmesi daha büyük bir hata. Çok daha vahim olanı ise yaşanılan tüm bu gelişmelerin zerre kadar dikkate alınmaması..
Yapılan tüm araştırmalar üniversitelere olan ilginin azaldığı yönünde. Başvuru rakamlarında düşüşler de zaten bunu çok net gösteriyor…
Yerine ne konulacak
Üniversite reformu kesinlikle şart. Bu yapılsa dahi başvurulardaki eriyişi önlemek en azından önümüzdeki süreçte mümkün değil!
Peki bu boşluk nasıl doldurulacak
Üniversitelerde aradığını bulamayan gençlere hangi alternatifler sunulacak
Siyaset keşke biraz da bu konulara kafa yorsa ve inandırıcı projeler ortaya koysa.
Yoksa gençleri üniversiteye olduğu gibi sandığı da küstürürler ki bunun da hiç kimseye bir yararı olmaz!..
Peki bu konuda TBMM Milli Eğitim komisyonu, Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Üst Kurulu, MEB, YÖK, ÖSYM, TÜBİTAK, TÜBA ve üniversiteler ne düşünüyor
"Böyle gelmiş, böyle gider" mantığının ötesine şimdi değil de ne zaman geçecekler
Yine aynı şekilde eğitime kafa yoran TÜSİAD, sendikalar, eğitim dernekleri ve vakıfları ile eğitime yönelik strateji kuruluşları gibi sivil toplum örgütleri bu gidişata nasıl bakıyor
Seyirci olmaktan vazgeçip sahaya ne zaman inecekler, ne zaman "kral çıplak" diyecekler Yok eğer gidişattan memnunlarsa, kamuoyunu da aydınlatsınlar ki boşuna panik yaşanmasın!..
Son 40 yıldır gençlerimizin önüne tek seçenek koyduk o da üniversite ve diplomaydı.
Diğer tüm seçenekleri ise değersizleştirdik adeta yok ettik. Mesleki eğitim, çiftçilik,

4