Eğitimde ezber bozmanın zamanı hâlâ gelmedi mi

Hızla itibar kaybeden değerlerden biri de eğitim ve eğitimliler.

Eskiden baştacıydı şimdi yerlerde sürünüyorlar.

Diplomanın da, diplomalının da yüzüne bakan yok.

Bizdeki kadar yüksek oranlarda olmasa da dünya genelinde benzer gelişmeler söz konusu.

Gelişmiş ülkeler eğitimin, bilimin, diplomanın ve okumuşların bizdeki gibi itibar erozyonuna uğramamaları için doğru insan gücü planlaması yaparak, doğru istihdam politikaları üreterek ve en önemlisi de her mesleğin ve alın terinin itibarını koruyarak okumuşların, diplomanın ve mesleklerin itibarını korumaya çalışıyorlar.

Son 50 yıldır sanki tek doğru buymuş gibi ısrarla uyguladığımız sınav ve diploma odaklı eğitim sisteminin iflas ettiğini öğrencilerden velilere, iş arayanlardan işverenlere, öğretmenlerden Cumhurbaşkanlarına kadar dile getirmeyen kalmadı, sağır sultan bile duydu ama MEB, YÖK ve ÖSYM hala durumun vahametinin farkında değil!

Dünya değişti hem de çok değişti. Biz hala dünün kafasıyla, bugünü yönetmeye çalışıyoruz ve patinaj yapmanın ötesine geçemiyoruz.

Eğitimde ezber bozmanın zamanı geldi de geçti. Bunun bile göremedik. Görsek bile farkında değiliz. Farkına varsak bile "Başımıza yeni bir iş açmanın alemi yok" diye halının altına süpürüyoruz.

Eğitimi bir yaşam sanatı olarak görmeden, mutsuzluğun değil mutluluğun bilincine varmadan yol kat edemeyiz.

"Bana bir kelime öğretenin bin yıl kölesi olurum", "Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu", "İlim Çin'de de olsa git öğren!" diyen ve bunu bir yaşam biçimi olarak kabul eden bir kültürden geliyoruz.

Okumuşlar, yaşadıkları toplumların önderiydi. Para, pul, şan, şöhret ve güç, bilgiden sonra gelirdi. Bilginin önemine, saygınlığına herkes inanırdı.

"Kalem, kılıçtan keskindir" atasözünün binlerce yıl dillerden düşmemesinin nedeni budur!

Peki ne oldu da bu noktaya geldik..

Yanlışı yanlışla düzeltmeye kalktık!

Eğitim tarihimize yönelik olarak dünden bugüne ne bulduysam okudum, bilenlerden dinledim, dünya ile kıyasladım, akla, bilime, eğitime ve okumuşlara değer veren ülkeler, aileler ve kişiler ile aklı, bilimi, eğitimi ve okul sıralarında dirsek çürütenleri itibar erozyonuna uğratanları gözlemledim ve geldiğim nokta hep şu oldu.

Günün sonunda kazananlar, hatırlananlar, iz bırakanlar, geç de olsa değeri anlaşılanlar ve takdir edilenler, eğitimi dışlayanlar ve peynir ekmek gibi diploma dağıtanlar değil kendilerini sürekli geliştirenler ve akla, eğitime, bilime, okumuşlara saygı duyanlar oldu.

İtibar sıralamasının en tepesinde hep onlar yer aldı.

"Peki dünün okumuşları ile bugünün okumuşları aynı mıydı" diye itiraz edenler çıkacaktır.

Haklılar da.

İtibar erozyonunu yaratanlar kadar onlara su taşıyanlar da aynı derecede sorumlular ve onların en başında MEB, YÖK, ÖSYM ve benzeri kurumlar geliyor.